|
Post by CursedFeanor on May 10, 2006 20:59:39 GMT 3
Eskilerden bir ses....... Ormanın kuzey sınırlarında bıraktığımız Elvenil ve IronFist ne durumdaydı acaba.Eminim onların mutluluğunun sürmesini isteyenler çoğunluktadır.Tamam o zaman bir süreliğine geçmişe gidelim ve bir iki satır da onlara yer verelim.Onlar zamana karşı direnmektedir,onlar karanlığı yırtmak için tüm güçlerini birleştirmişlerdir.Son olarak onlar artık birer sınır muhafızıdır…
Elvenil ve IronFist.......
Kuzeydeki sınır muhafızları garnizonu, Günler çabuk geçiyordu mükemmel bir rüya gibi.Son büyük ork baskınını önleyeli aylar geçmişti.Thornion'dan gelen ordunun da yardımıyla kolay bir zafer elde etmişlerdi.Sınır muhafızları sadece etrafta dolaşan yabancılarla ilgileniyordu.Ne de olsa bunların casus olma olasılığı vardı. Bir kamp ateşi ve dostların arasında geçen sohbet ve ikisi bir süreliğine kısa bir yürüyüşe çıkar...
Elvenil:"Yıldızlar ne kadar güzel öyle değil mi?Bize göz kırpıyor gibiler" IronFist:"Şimdi gözlerine bakıyorum ve onları orada görmeyi tercih ediyorum" Elvenil gülümser ve IronFist'in elini tutar."Ölüm bizi bulduğunda mandosun salonlarına önce kim giderse yıldızları izlesin bilsin ki diğeri de aynı şeyi yapıyor" IronFist Elvenil'in eline bir öpücük kondurur ve "Gündüz veya gece hep aklımda olacaksın,sevgimiz yaşayacak biz ölsek bile"
Bu konuşmanın üzerinden aylar geçti,gitti.Demirci IronFist ve sınır muhafızı Evlenil birçok saldırıya gögüs gerdi.Bazen ayrı düştüler.Birbirlerinin yaşayıp yaşamadığını bilmek,bazen tek istedikleriydi.Yıldızlar konusunda emindiler ama,Mandos onlardan uzak olmalıydı,daha Ortadünya’yı yaşayacaklardı.Belki bir süre sonra tehlikeden uzak bir yaşam sürebilir,yaşadıklarını gururla gençlere anlatabilirlerdi.Şimdi ise onlar gençti ve Yeşil Orman onları çağırmıştı.Sınır muhafızları neler mi yapıyordu?Bunca zaman kurulan garnizonlar sayesinde hiçbir istilaya göz yummuyorlardı.Bunu deneyen karanlık güçler pek çok kez ilk olarak karşılarında bu grupları buluyordu.Onlar Yeşil Orman’ın sevdalılarıydı ve şarkılarda anılacaklardı.Bu hikayeye döneceğim ama neden benden önce bir bard anlatmasın?
CursedFeanor öğleden sonrasını bir bard ile geçiriyordu.Bu müzisyen,gezgin yeşil kıyafetleri içinde sanki ormanın bir sesi gibi şarkı söylüyordu.Sanki Orman hüzünlendiğinde onun müziği de hüzünleniyor,biraz eski günlerdeki mutluluğu hatırladığında (orman-ormandakiler) notalar bir şenlik müziğini canlandırıyordu,o muhteşem mandolinde.Ardı ardına çalınan iki hüzünlü parçadan sonra bir geçiş müziği ile devam etmektedir ki genç Calimacala müziğin geldiği yere koşar ve bir sevinç fırtınasını da beraberinde getirerek bu müziği sonlandırır.
“Evet Lordum,her şey yolunda,her şey yolunda,bilgeler bu konuyu halledecek eminim…” diyerek köprüde CursedFeanor’un yanında bir yanıt bekler. “Evet ben de eminim.Genç dostum şimdi mutlu olmayı hak ediyorsun,görevini yerine getirdin.Muile! biraz neşelendir bizi hadi”
Ve bard çaldı bir Bahar Şenliğini anlatıyordu onlara.”İşte bir tebessüm bırakacak,belki de yaşamı getirecek olan bir şey bu Calimacala,emin ol,dostlarla bir şenlik ne büyük bir hayal öyle değil mi ?” Derken bardın yanına gelip elini omzuna atar Feanor.”Bu bir hayal biliyorsun öyle değil mi Muile?”.Bard yanıtlar bir an duraksadıktan sonra “Belki bir bahar değil,belki bir yaz değil ama kışın soğuğunda dostlarla geçen bir ateş başı sohbeti olur,lordum.” “İyi konuştun ama hala ümit var mı?” diye üsteler. Bu kez Calimacala eliyle batıyı işaret ederek “Lordum, o paladinler ve şövalyeler inanıyor,sınır muhafızları hala yaşıyor ve yeşil orman hala burada neden olmasın?”Feanor:”Evet iyi konuştunuz sizin nasıl elfler olduğunuzu biliyorum ve şimdi mutluyum.Hadi Muile bizim için sınırları çal,eskilerden gelen bir sesi duyur bize.Biz de onu duyup diğerlerine aktaralım,nefesimiz yettiğince”
Bard yüzünde büyük bir gülümseme ile mandolinini konuşturmaya başlar önce söz ile girer “Bu bir demirci ile sınır muhafızının aşkının hikayesidir,sonsuzlukta iki elfin yaşamından bize yansıyandır..İşte…Elvenil ve IronFist..”
Ve bard söylemeye başlar eskilerden bir sestir şimdi ormanda yankılanan,ve bir gezintidedir onların şarkısı, bardın mandolininden yankılanan…….
|
|
|
Post by CursedFeanor on May 11, 2006 18:34:27 GMT 3
Arién: Bard'ın mandolininden dökülen ezgi... ormanın derin sessizliğinde yumuşakça süzülerek elfin kulaklarına ulaşır.. Arién'in derin düşüncelerle kararmış gri-mavi gözleri ışıldayarak bakışlarını yerden kaldırırken dudakları hafif bir tebessümle kıvrılır... Bir süre sonra kendisi de farkında olmaksızın Elvenil ve IronFist'ın aşklarını anlatan bu ezgiyi mırıldanarak ormanda gezintisine başlar
CursedFeanor: Ezgi Yeşil Orman’ın kalbinden gelmektedir adeta.Birçok kişinin beklediği,unutulmuş toprakların tekrar canlanmasını umanların dilindeki bir ezgidir.Onlar için mutluluk ve umut ışığıdır.Ve bard sözlerine devam eder.Mandolinini tellerine dokunurken hikayeyi anlatır.
“Elvenildi kızın adı,Yeşil ormanda yaşamaktaydı.” “Onun sınırlarını korurdu,tek bildiği yaşam buydu.” “Ailesinden gelen bir yaşamdı bu,Onlarca tehlikeyle yaşadı yıllar boyu.” “Bir yaşam öyküsü olurdu bu,ama benim anlatacağım aşk öyküsü oldu mu”
“IronFist demirin ustasından öğrendi,zırhlar birbiri ardına şekillendi” “Onun bildiği yaşam da buydu,kılıçları tezgahına ardı ardına koydu” “Kalkanlar onun elinden geçti,ateşi dostu bildi” “Pek çok elf onu sevdi,o işinin ehli idi”
“İşte bir savaş sonrası demirci dükkanı,Kılıcını ona verdi” “Elvenil’in değer verdiği kılıcı,bir hazine gibi biledi” “Konuştular bir süre,kimsin nasıl girdin yaşamıma diye” “Kılıç keskinleşti,içlerine sevginin eli değdi”
“Daha sınıra gitmesine çok vakit vardı kızın,şehirdeydi kışın” “IronFist isteği onu tekrar görmekti,tekrar konuşmak cesur olan ile” “Birkez sevginin eli değmişti içlerine,mutlaka konuşacaklardı yine” “Günler geçti,ama birbirlerinin düşüncelerinde zaman durmuş gibiydi” “Kılıcın keskinliği her ikisini de etkilemişti”
“Sonra bir salonda,aydınlık bir gecede tekrar karşılaştılar” “IronFist tüm cesaretiyle ona elini uzattı,müzik onları çağırmaktaydı” “Elvenil müziği dinlerken,kalbini bu gence verdi” “Dans ettiler o salonda,tüm dostları tüm gece boyunca” “Ve ikisini bundan sonra ayrıcak bir güç yok gibiydi”
“Gençliklerinin ilk kışı böyle mutlu geçecekti,” “Her gün demirci dükkanında birisi aranacak gibiydi” “Tüm orman keşfedilmek için onların elindeydi,aşklarının olduğu gibi” “Her gün sevgiyi büyüttüler, o kış unutulmayacak günleri getirmişti”
ve mandolin konuşur bu dizelerden sonra şarkıya devam eder Muile
“Laaakiiinnn geldi çattı ayrılık vakttiii” “Elvenilll uzaklara gidecektiii” “Kış bitmiş bahar gelmişştiii” “Aşkınnn mutluluğunu özlem istemişştii”
Notalar,Notalar…
“Elvenil bir sınırrr muhafızıydı,zor bir yaşamı vaaarrdı” “Ama hiç bu kaadaar,düşüüncellii olmamııştııı” “IronFist çeliğe ve ateşe hükmetmekteydi” “Ama hiç bu kaadaar,yalnııız olmamııştııı”
“Her gece,her güündüz mutlulukkk isteği” “Sonunda bir yolculuk IronFist için geldii” “İşte bu yolculuğun sonunda birbirleriniii buldulaaar” “Şimdi tekrar mutluydulaaar,Sınırda yaşamlarını kurdulaar”
Notalar,Notalar
CursedFeanor,ilgiyle dinlemeyi sürdürmekteydi,nasıl olmuştu da bu hikayeyi daha önce dinlememişti.Şimdi artık emindi sevgi,dostluk ve aşk yaşamın temelleriydi.Calimacala’ya baktı.Batıdakilerden nasıl da bahsetmişti.Ve Feanor’un umutları tüm dostları için tekrar yeşermekteydi…
|
|
|
Post by CursedFeanor on May 15, 2006 18:28:15 GMT 3
fairy- : aynı gögün ezgisi Orman sessiz fairy’nin adımlarından başka hiçbir kıpırtı yok her adımda yerde kuru dallar ses çıkarmaktaydı ve fairy – sessizlikte şarkı söylemeyi çok severdi hele birde yankı yaparsa değmeyin keyfine ve yavaş yavaş başlayan ve sonra güçlenen sesiyle şarkı söylemeye başladı CursedFeanor: bard bir anlığına elini mandolininden çekmişti ki ormanın şarkı söylediğinin farkına vardılar.Eski günlerini özleyen dostlar,arkadaşlar bu şarkıyı hepberaber söylemeye başlamışlardı bile Feanor:"İnanamıyorum bu notalar büyülü olmalı Muile diyerek bard'a seslendi" Muile:"Lordum,aslında Yeşil Orman büyülü,dostluk büyülü" derken mandolin tekrar notalara dönmüştü bile....... fairy- : > “Giderdi su , giderdi toprak, kalırdı yok , kalırdı hınç kalırdı tuz yarası. Güzelim yiğidim orman yüreklim. Tayım benim güzel öfkem çeliğim. Güzel yavrum yiğit yavrum taysın sen Acılarda ateşlerde toysun sen Bilirim bilirim bilirimde bu yolları kanat açamam. Bilirim bilirim bilirimde bu yolları yardan geçemem Yarim bekler beni dağlar ardında Bugün olmaz yarın ayın dördünde “Nasıl vardı elleriniz nasıl kanattınız o domur domur mayıs göğünü nerelere gizlediniz dal uçlarını, yavru kuşun sabah sıcaklığını, karanlıklar karanlıklar ey karanlıklar nasıl oturdunuz bu ellerle sofraya ekmeği nasıl böldünüz. Ben bu yükü hangi dağa bilemiyorum Yüreğimi hangi suya bilemiyorum Kıyıları al çiçekli karlı sular uy Turnalar uy türküler uy Yollar uy CursedFeanor: bu topraklar söylenen melodileri,ezgileri unutmayacaktır. karelian ''RROOOOOOAAARRRRR''' ÇOK UZAKLARDAN GÜR Bİ SES İNER ORMANIN İÇLERİNE CursedFeanor: bir an durur dinlerler Orman eskisi gibi olacak mıdır kimbilir.Bu gür ses umutların olduğunu göstermiştir.Ve bir başka şarkıya geçer bard.... Brobdingnagian Bards - The Ring of Hope Arién: Bard'ın melodisi sonlanırken Elfin yanağından bir damla gözyaşı süzülür... Arién damlanın yanağında bıraktığı izi silmeye gerek duymadan olduğu yerde durup etrafına bakınır... Orman tekrar eski sessizliğine bürünmüştür... Elfin anıları o kadar canlıdır ki zihni eski doslarının aniden ortaya çıkan tanıdık görüntüleriyle dolup taşar... Bunun sadece bir yanılsamadan ibaret olduğunu bilmesine rağmen bu kadar canlı olmaları elfi mutlu eder ve Arién Bard'ın ormanı dolduran yeni ezgisiyle birlikte gülümseyerek gezintisine devam eder... CursedFeanor: Şarkılar birbirini izlemektedir.Bu, Yeşil Orman’ın tekrar canlandığını müjdelemektedir.Ve beklenmedik bir şey olmaktadır şimdi.Bard’ın ezgisini duyanlar yavaş yavaş toplanmaktadır.”Hey dostum yıllar olmuş,görüşmeyeli” “Evet sanki bir uykudaydım,bu inanılmaz””Nereden geliyor bu müzik?” bir diğeri konuşmaya katılır “Kadim Kütüphane tarafından” birinci:”Evet, bizi çağırıyor gibi dostlar””İyi bildin tekrar bu toprakları canlandıracağız el birliğiyle” ve gruplar halinde Kadim Kütüphane’nin yolunu tutarlar Muile ne kadar kabul etmese de notalar büyülü olmalıydı.Orman’ın büyüsü bile olsa notaların yardımı azımsanamayacak gibiydi.İlk gelenler biraz çekingen tavırla bahçeye girerler.Elfler tekrar canlanmaktadır.”Evet dostum gerçekmiş bu şarkılar bizi çağırıyor.Tekrar eskisi gibi yaşamak için” diğeri “Bak orada bu CursedFeanor,eski kral ve Muile ozan,gerçekten tekrar yaşamaktan söz etmeye değer” ”Yeni bir şarkıya geçiyor bakın…” Gelenlerin farkına ilk Calimacala varır.”Lordum,bu müzik büyülü olmalı,bakın gelenlere..” Feanor sırtını bard’a dönerek gelenlere bakar.Belki içlerinde bir dost görebilirim ümidiyle.Aslında bunu beklemek hakkıydı ama önemli olan elflerin tekrar canlanmakta olduğuydu. Muile “Şimdi çalacağım şarkı kedilerle ilgili neşeli bir parça dostlar” diye yeni gelenlere seslenir.Notalar tekrar çıkmaya başlar mandolinden.Biri:”Neşe için”,diğeri”mutluluk için”,”Hepimiz için çal,ozan…” diye onu cesaretlendirirler.Müziği duyabiliyor musun dostum, o zaman ormanda bir gezintidesin Wild Kitty (Irish drinking song parody) (Marc Gunn/traditional) Well I've been a wild kitty for many's the year, And I found a nice pub that serves milk mixed with beer. This makes me quite happy, so I'll purr with galore. Cuz I never will be a wild kitty no more. And it's no nay never, (meow, meow, meow, meow) No nay never no more, (meow, meow) Will I be a wild kitty. (meow) No never no more. It began at an ale house while hunting for fish. The back door was left open. Some food they'd not miss. But the landlord he caught me and took me out back, And said if you're good I'll bring milk for to lap. The landlord came back with some milk from the bar But he thought it'd be cute to add whiskey from the jar He layed it before me. I sniffed cautiously. Then I lapped the milk down and passed out on his knee. Well the landlord he took me inside to take care When I woke I refused to drink milk without beer. So now every night I stumble galore. I don't land on feet, but I'm wild no more.
|
|
|
Post by CursedFeanor on May 18, 2006 20:17:49 GMT 3
Kısa bir ara Ardı ardına çalınan şarkılar ve anlatılan bir hikayeden-ki bu hikaye korsanlarla verilen savaşı anlatmaktaydı- bard bir süre dinlenmek için oradakilerden izin ister.CursedFeanor Muriel’nin torununun uyuduğunun farkına vardığında içini bir mutluluk kaplar.Hala Yeşil Orman güvenlidir ve huzurludur.Bunu sağladıkları için sınır muhafızlarının iyi çalıştığını gördüğü için mutludur. Peki sınırlarda ne olmaktadır.Sınır muhafızları da sihirli müziği duymuşlardır.Bard’ın bir şarkıdan önce söylediklerini dinlemişlerdir ve IronFist inanılmaz bir şey yaşamıştır.Ormanla konuşmuştur.Daha sonra kendi kendine mi konuştuğundan emin olmasa da, Yeşil Ormana karşı olan duygularını belirttiği için mutludur.Umut içinde yaşamaktadır.Aşk Evlenil ile yaşamaktadır onun için.Ve onu hiç kaybetmeyecektir,buna inanmaktadır…İşte IronFist’in sözleri:
"Beni tanıyor musun?" der bir ses. "Evet" diye yanıtlar IronFist."Kimim öyleyse ben?" diye devam eder... IronFist en yakındaki ağaca dokunur ve cevaplar."Sen Yeşil Orman'sın,elflerin güzel yuvası,sevgi dolu,bazen mutlu.Sen yeşil ormansın hüznü yaşatansın,elflerin duyduğu hüznü içinde barındıransın.Sen kalemizsin,sancağımızsın,sevdiğimiz,uğruna savaştığımızsın.Sen bir halk ile yaşayansın,kadim ormansın"
Ses cevaplar "Peki,burada olacağım."
Şimdi tek duyulan ateşten çıkan çatırtılardır..... İşte sınır muhafızları böylesine bağlıdır ormana.IronFist şimdi onların dünyasına girmiş biri olarak sınır muhafızlarından biri olarak bu mutluluğu yaşamıştır.Şimdi çeliği şekillendirirken onu kimin kullanacağını düşünmektedir.Vatanı için ölenlerin,ona büyük bir sevgi ile bağlı olanların kullanacağı kalkanları,zırhları,kılıçları yaptığı için kendi ile gurur duymaktadır.Ve o da sınır muhafızlarındandır şimdi hem kılıç dövmekte hem de kullanmaktadır.Elvenil yayı ve okuyla yolunu aydınlatmakta,gerektiğinde kılıcını kılıcının yanına katmakta,omuz omuza savaşmakta ve yaşamaktadır. Yaşam işte böyledir.Bazen çok uzak gibi görünen tehlikeler,yanı başınızdadır ertesi gün.Yaşam sorumluluğa iter.Sorumluluk geldiğinde artık yapılması gerekenler vardır.Eğer gerçekten inandıkların için savaşacaksan bunlar bir mutluluk hissi de verir ama yanlışlıkla yanlış saflarda yer alırsan sıkıntı büyür,seni yutar.O yüzden IronFist ve Evlenil doğru olduğunu düşündükleri yerde oldukları için hem şanslı hem mutlulardır.Ölümden,ayrılıktan korksalar da sevdikleri için savaş verdiklerinin farkındadırlar.Bu bir yaşamdır,mücadeledir. CursedFeanor’a dönelim isterseniz.Karmaşık bir dünyaya.Karmaşık duygulara,yaşama.O da IronFist ve Evlenil kadar olmasa da, şanslıdır.Yaşadığı lanetler bir yana Yeşil Ormanda sınırlı huzuru yakalamıştır ve bard’ı dinlerken bir ara gülmüştür bile.”Elenhaira keşke burada olsaydın” diye içinden geçirir.Bir yandan gözleri dostlarını aramayı sürdürmektedir. Bir iki elf ozanın yanına gelip onun elini sıkmaktadır.”Şu kedili şarkı çok neşeliydi doğrusu meow meow meow .Haahaa “ “Evet kimi bizi ağlatmak için kimi güldürmek için” diye yanıtlar Muile.Bir diğeri “O bahsettiğin savaş vardı ya ben de o askerlerin içindeydim,hikayen tamamen doğru demeliyim ve dinlerken eski günler beni ağlattı doğrusu.Ne büyük mücadeleydi o korsana karşı verilen”.Muile:”Bu savaşı yaşayan birinden bu sözleri duymak benim için çok önemli,artık bu hikayenin değerinden eminim.” “Evet emin ol dostum yanlış hiçbir şey yok lanet Herumen sonunda cezasını çekti”,birinci elf:”Sanki canlandı gözümüzde harika, anlatım sırrın nedir dostum” Muile:”Biraz nota, biraz büyü hahaahaa şaka hepsi gerçek haahaa” diğerleri “Hahaa haaaha çok yaşa sen ozan çok” “Hahaa haahaa…….”
|
|
|
Post by CursedFeanor on May 21, 2006 20:55:59 GMT 3
CursedFeanor: Kısa bir ara ve 'ismi anılmayan' CursedFeanor Yeşil Orman’da kalmalı ve Xanth’ın taşıdığından uzak kalmalıydı,uzak kalmak konusunda yapabileceği beklemekti.Bard’ın verdiği arada etrafındakilerle ilgilenmeye karar verdi.O bir kraldı;Mandos’un Salon’ları yerine Yeşil Orman’daydı işte.Ve hissetmeye başlamıştı dünyayı,Tekrar fani hayatı hissetmeye başlamıştı.Dostu Arien’in bunda payı büyüktü.Onun gösterdiği dostluğu unutmayacaktı.
Neden sonra Muriel’in uyuduğu yere baktı.Müziğin bitmesiyle oradan ayrılmıştı.Ama herkes yeni şarkıları bekliyordu.İçinden büyülü müziği Muriel’in de nerede olursa olsun duyabileceğini geçirdi Feanor.Ve beklediler ormanda bir gezintideydiler……Ve şimdi Shire’a uzanalım Nargothrond kalesi……
Felagund Finrod: Nargothrond Kalede sakin bir gece yaşanıyordu. Nöbet tutan bir kaç elf her yerin sessizliğine alışmıştı. Birden kulaklarına sakince yürüyen bir atın nal sesleri geldi. Atın sürücüsü belli ki uzun süredir yoldaydı. Sırtındaki pelerin tozdan tamamen griye dönmüştü. Başını kaldırıp kale burçlarına baktı. Alnında tuhaf bir pırıltı vardı. nöbetçiler bu tanımadıkları kimseden şüphelenmişlerdi. Nöbetçilerin başındaki subay kapıdaki tuhaf görünüşlü yolcu ile konuşmak için dışarı çıktı.
Yolcu giriş için gerekli parolayı doğru söylemişti. Ama subay hala tereddütlüydü. Bu adamı hiç tanımıyordu. Kalededi büyük çoğunluk göç etmişte olsa Nargothrond Orta Dünya'da kalan en büyük elf kalelerinden biriydi. Yolcu sıkıntıyla mırıldandı. "O kadar yoldan sonra tanınma ve kapıda kal." Subay artık karşısındakinin bir elf olduğunu anlamıştı ama hala yolcuyu içeri alıp almamak konusunda kararsızdı. Yolcu pelerinin kapüşonunu açtı. Subay karşısındaki alnında palantir parçası parlayan yüzü tanımıştı. "Milord. Siz... Sizi öldü biliyorduk." "Pek ölüye benzemiyorum değil mi?"
Elf lordu odasına doğru yürüdü. Evinde olmaktan mutluydu.Yapılacak işler bekleyebilirdi. Odasına çekildi. Göle bakarken içindeki rahatsız edici duygu tekrar canlanmıştı. Gölün güneyinde bariz bir kötülük hissediyordu....
CursedFeanor: Aslında haksız sayılmazdı.O Felagund Finrod'tu.CursedFeanor'dan sonra elfleri yönetmişti,kulağına pek çok şey çalınmış olmalıydı.Ve hislerine güvenmeliydi.
Kötülük deyince tek kaynaklı değildi bu elbette.Felagund Finrod'un yokluğunda kalenin yönetiminde Erlondor bulunmuştu.Ve onun kulağına da bir kötülük-bir iyilik kaynağı olan kılıç gelmişti.Tüm haberciler ve Yeşil Ormandan gelen haberler bunu gösteriyordu.Bu kaynak 'ismi anılmayan' olarak bilinen bir kılıç'tı.Xanth isimli insan paladinin taşıdığı ve Yeşil Orman'dan Nargothrond'a getirmekte olduğu kılıç.Hikayesini takip eden bir avuç kişi bile bu kılıcı ne yapmaları gerektiğini bilmiyordu...
Son haberciler, Xanth'ın yanında güneydeki Templerion isimli insan şehrinden gelen paladin ve şövalyeler bulunduğunu bildiriyordu Erlondor’a.Haberciler Xanth ve grubun komutanı SteelHeart’ın arasında geçen konuşmadan biliyorlardı bunu.Ve kılıç için herkesin bir planı var gibiydi.Erlondor habercilerin anlattıklarını duyunca Yeşil Orman Kütüphanesi’nden bilgelerin yolladığı mektuba bir kez daha göz attı.’Her ne pahasına olursa olsun kılıç Nargothrond’ta korunmalı,ta ki sırrı çözülünceye kadar’ şimdi canı gerçekten sıkılmıştı Erlondor’un.Bu güneyden gelenlerle anlaşması gerekiyordu.
Tüm bunları düşünürken,taht odasına kaledeki güvenlikten sorumlu subay girer.Erlondor’u selamladıktan sonra bilmesi gerekeni söyler.Uzun bir aradan sonra Felagund Finrod tekrar aralarındadır.Onun odasına dinlenmek için çekildiğini belittikten sonra Erlonndor’un cevabını bekler.”Şimdi onun düşünmesi gereken sorunları olduğuna eminim,Milord’u yalnız bırakalım,Kapısının önüne nöbetçi yerleştirmişsinizdir eminim” “Tabii ki ilk işim oldu””Güzel Morgothhh denilen büyücü bir keresinde kaleye girmişti,suikast gibi bir duruma karşı hazırlıklı olmalıyız.Biraz burada kal ,konuşalım” “Elbette,nasıl isterseniz” ve ikisi uzun masalardan birinin ucunda otururlar.Meyvelerden atıştırırken güvenlik sorunlarından söz etmektedirler.Ama Erlondor’un aklında aslında ‘ismi anılmayan’ dan başkası yoktur…
|
|
|
Post by CursedFeanor on May 27, 2006 1:01:40 GMT 3
Bir dost yüzü,ale ve müzik
Tekrar Yeşil Ormandayız,Nargothrond’ta olanlar bir başka hikaye…. Bard’ın yanındaki iki elf kahkahalarla gülmektedir.Muile ile sohbet onlara büyük keyif vermekte,uzun süre sonra Yeşil Ormanda unutamayacakları bir gün yaşamaktadırlar.Muile’ye sorar birisi “Peki kazancın yetiyor mu?”Muile pek umursamadan “Hala buradayım dimi.HahaaHaa” bahçedekiler ;“Hahahaa ha para kimin umurunda” .İlk elf “öyle demeyin bazen lazım olabilir”,bahçedeki diğer elfler “Hahahaa para kimin umurunda” “Siz bilirsiniz“.Muile paradan bahis açılınca “Evet dostlarım bir şarkım var bu konuda sevgiyi satın alamayız öyle değil mi.” “Doğru söylüyorsun” Muile:”Yine de şarkı eğlenceli dinlemeye değer.İşte başlıyorum”
Herkes mandolinin ilk notaları ile dinlemeye başlar… Brobdingnagian Bards - If I Had a Million Ducats
………..ozan Muile :”İşte beğendiniz umarım.Ve hanları uğrak yer olarak seçenler.Bir biranın diğerini kovaladığı günleri unutamayanlar bir şarkı da sizin için .Olamaz yoksa han yanıyor mu .Haahaahaa her zaman başka bir han vardır…” Ve şarkıyı bilenlerle birlikte söylerler.Mutludurlar.Yılların hüznü üstlerinden adeta uçmuş gitmiştir…
Brobdingnagian Bards - Old Dun Cow
Şarkıdaki han çoktan yok olmuştur tabii ki.Dinleyenler susadıklarını hissederler ama eğlenceyi kimse terk etmek istememektedir.CursedFeanor da şarkıyı dinlerken yıllar öncesine gider.Yolu Demir Dağlara düştüğünde gittiği dostlarıyla eğlendiği Kartal ve Çocuk hanı aklına gelir.Tekrar fani dünyaya geçerse bu hana gidip tadını özlediği ale’den mutlaka içmeye söz verir kendine.Şarkıların onlara verdiği mutluluk ne kadar sürecektir bilinmez ama o an sorunlar ertelenmiştir.
Şimdi bu öğleden sonrada Yeşil Orman Kütüphane’si bahçesinde toplananların sayısı giderek artmaktadır.CursedFeanor’un dikkatini çeken bu elflerin aradığı şeyin biraz hüzünden biraz mutluluktan olsun tekrar konuşmak olduğudur.Sanki aylardır kimseyle konuşmamış gibi konuşmakta,gülmekte,ağlamaktadırlar.CursedFeanor ise hala bir dost yüzü aramaktadır….
|
|
|
Post by CursedFeanor on Jun 4, 2006 1:07:37 GMT 3
Kral için,Finarfin Hanedanı Yüzüğü,Kral için… Dostları yeni maceralarda yaşamaktadır.Ozanın neşeli şarkıları sürerken Feanor,oradan uzaklaşmaya başladı.Şarkının sonunda bir kral için tekrar gür sesle söylediler.Tekrar hayata,fani dünyaya yaklaşan bir krala.Hepsi saygılarını göstermek için söylediler.Evet söylediler yaşamış olan savaşçı kral için,Feanor için
Crown And The Ring (Lament Of The Kings)
From A Battle I've Come To A Battle I Ride Blazing Up To The Sky Chains Of Fate Hold A Fiery Stride I'll See You Again When I Die
High And Mighty Alone We Are Kings Whirlwinds Of Fire We Ride Providence Brought Us The Crown And The Ring Covered With Blood And Our Pride
Heroes Await Me My Enemies Ride Fast Knowing Not This Ride's Their Last Saddle My Horse As I Drink My Last Ale Bow String And Steel Will Prevail
High And Mighty Alone We Are Kings Whirlwinds Of Fire We Ride Providence Brought Us The Crown And The Ring Covered With Blood And Our Pride
Odin I Await Thee Your True Son Am I I Hail You Now As I Die I Pledge You My Sword And To No Man I Kneel Ours Is The Kingdom Of Steel
High And Mighty Alone We Are Kings Whirlwinds Of Fire We Ride Providence Brought Us The Crown And The Ring Covered With Blood And Our Pride
Manowar
Feanor şarkıyı dinlerken geçmişe gider.Geçmişten şimdiye döner.”Bir şey değişmedi” der.”Hala bir kişi için bile olsa savaşabilirim.”.Ardına döner ve bahçedekilere seslenir “Eğer fani dünya beni tekrar kolları arasına alırsa Yeşil Orman ve elfler için tekrar savaşırım emin olun,Ama bana bir bakın hala Ateşten bir varlığım.Sizlere çok teşekkür ediyorum.Mandos’un salonları sizden uzak olsun tıpkı benim için olduğu gibi..”ve bunları söylerken onu görenler elfin başındaki tacın ne kadar parlak olduğuna şahit oldular.Parmaklarındaki yüzüklerden nasıl ışıklar saçıldığını ve tüm vücudunun kırmızının,sarının ve turuncunun dolaştığı bir ateş sureti olduğunu fark ettiler.Bu sözleri söylerken verdiği mücadelenin farkına vardılar.
Konuşmasından sonra Feanor Finarfin hanedanı yüzüğüne baktı.Ve kısık bir sesle “Felagund Finrod,dostum,bir gün geri geldiğimde hepimiz bir arada olacağız…”diyerek elini gökyüzüne kaldırdı.Yüzük öylesine parlaktı ki bir an kimse o yöne bakamadı.Sonra yavaşça elini indirdi.”Evet dostlar şimdi yaşam zamanı,hoşçakalın” ve yavaşça orayı ve elfleri ardında bırakarak uzaklaştı. Tekrar o eski flete gidip yazacaktı,daha hayat onu bulmamıştı.Doğrusu niye ümitli olduğunu kendisi de bilmiyordu.Ama hala direndiğine göre,hala bir iki dost görebildiğine göre,ümidi bırakmak olmazdı.İşte bu yüzden tekrar yazacaktı,tekrar tekrar yazacaktı.Öncelikle kendisine saygısı bunu gerektiriyordu,ve dostlarının,elflerin hala varlığını sürdürüyor olması bunu gerektiriyordu.Kral için…..
Kulağında ozanın yeni şarkıları ile uzaklaşır.Fletin merdivenlerini tırmanır. Yine kağıtların başında ve yine yazıyor.Elindeki tüy kalem; savaşları,kanla yazılmış olanları,sevgiyi,gözyaşını,mutlu günleri,hüzünle geçen yılları ve binlerce karmaşık duygunun hüküm sürdüğü kelimeleri bir bir yazması için hareket ediyordu kağıdın üzerinde.Daha önce yazdığını hatırlayamıyordu bu yüzden en iyisi kalemi çalıştırmak dediği Finarfin Hanedanı yüzüğü başlığını yeni bir kağıda başlık yapar…
[[[ Finarfin hanedanı yüzüğü...
Cursed,hançerin çıkarttığı ses ile irkildi. Lanet bir yara gibi acı veriyordu. Finarfin hanedanı yüzüğünü tanıdı.Duvardan onu aldı.Elinde acıyı tutuyordu.Alevler tüm vücudunu tutuşturabilirdi. Elf beyi kendini fletin dış kısmına attı. attı.Yağmur yağmaya devam ediyordu. O karanlık gecede dev ağacın tepesinde bir savaşçı,bir lider Ateşin Ruhu tüm ormanı sarsacak şekilde haykırdı "Morgoth bir gün bütün bunların hesabı sorulacak,Lanet kalkacak!” neden sonra elindeki acı yok oldu. Kendine gelmişti. Belki Ulmo'nun bereketi ona iyi gelmişti. İçeriye doğru yöneldi. Ama yine de o kendi kendine konuşmaya devam etti. "Noldor'un güzel günleri de gelecek elbet,ama yemin unutulmayacak ne pahasına olursa olsun" Gücü tükenmişti,yarı baygın bir şekilde fletin tahtalarına yığıldı.
Cursed uyandığında aynı fletteydi. Ne zamandır burdaydı,yine geceydi.Aynı gece olamaz diye düşündü.Yerden kalkmak için yanı başında duran sandalyeye uzandı.Elini açtığında bir yüzük, tahta zemine düştü. Yüzük gözlerinin birkaç santimetre önünde dönerek durdu. Üstünde Finarfin'in arması vardı. Elf,Onu hatırladı. Gülümsedi. Acıyla yüzleşmesi onu daha güçlü kılmıştı. Yüzüğe elini uzattı. Parmaklarının ucuyla onu yerden aldı. Yüzük bu kez acı vermiyordu. Elf,kendini zorlayarak ayağa kalktı.Gözünü yüzükten ayıramıyordu. Ne kadar parlak,ne kadar özenle işlenmişti.Tam Noldor'a yakışır bir işçilikti. Ama bunların ötesinde manevi değeri büyüktü.Ona ayrı kaldığı Noldor'u,Valinor'dan gelişinde yaşanan felaketleri hatırlatmıştı bu yüzük. Onu avcunun içinde sıkıca tuttu. Fletin açık kısmına çıktı yine. Dirseklerini pervaza dayayarak,elini tekrar açtı.Yüzüğü ne yapmalıydı. Bu yüzük sanki ona güç veriyor gibiydi.Onu takmayı düşündü. Ama yanılmaktan korkuyordu,belkide sonunu getirecek bir tuzağa çekiliyordu. Belki inanılmaz acılar içinde kalacak ve Orta Dünya'ya veda edecekti.Etrafına bakındı bir süre.Yine de kararsızlığı bir yana bırakarak onu parmağına aniden takıverdi. Korku bitmişti. Finarfin'in yüzüğü Noldor'un birleşmesinin bir simgesi olarak Feanor'un elindeydi artık. Acılarıyla yüzleşmenin bir adımını daha atmıştı... ve o yüzük, CursedFeanor'a Orta Dünya'da kimseye veremeyeceği gücünü vermişti. ]]]
Yazdıklarını bir daha okudu ve yine aynı flette olduğunun farkına vardı.Bu bir raslantıdan öte bir şey olmalıydı.Flet mütevaziydi,flet elflerdi,flet Yeşil Ormandı,Flet Finarfin Hanedanı Yüzüğüydü.Onun gücünü hissetti.Parmağındaki bu yüzükteki birleştirici gücü hissetmesi hala bir umut olduğunu gösteriyordu.Belki elfler son bir atak yaparak karanlığı yenecekti.Kral için,Finarfin Hanedanı Yüzüğü ile,kral için….
|
|
|
Post by CursedFeanor on Jul 4, 2006 19:11:04 GMT 3
Beni düşün,yıldızlarda Giderek ağırlaşan hayaller,o gecenin devamında etrafında dönene notalar,bir bir gözüken yüzler.Bunlar lanetin bir parçası mıydı.Mandos’un sözleri kulaklarında birden çınlandı “Lanetlendin,Lanetlendin!”.Tekrar tekrar yanıtladı onu “Doğru dürüst konuşmayacaksan git başımdan.Evet git başımdan git git git!” ve birden sessizlik,görüntülerin yok olması.
Evet aynı fletteydi,gece olmuştu,kolunu masaya koymuş başını da elinin üstüne dayamış yere bakarken bulmuştu kendini Feanor,görüntüler gittiğinde.Umutlarını hatırladı,yüzükleri tekrar hissetti ve Kütüphanede ozan Muile ve birkaç elfin onun için söyledikleri şarkı.Elfler daha bitmemişti hala Yeşil Orman için mücadele ediyorlardı.”Mandos ne derse desin ben Yeşil ormanda olmaktan memnunum” Finarfin Hanedanı başlığı ile yazdıklarının sonuna bu notu ekledi.
Yeşil Ormanda bir gezinti… tüm dertler beklemeli,çünkü Yeşil Orman seni davet etti.Yazmayı bıraktı ve Yeşil Ormanı dinledi.Hala Mandos’un soğuk kehaneti ona ulaşamıyordu.Bunun için Yeşil Orman’a minnettardı.Dostlarına borçluydu.Elfler ve dostları bu dünyayı kurmuştu.Ve katkıda bulunabildiyse ikinci yaşamında bu dünyanın kurulmasında, lanetin sadece hayallerde kalacağı günler yaşanmalıydı.
Peki bu gece görmek istediği yıldız orada mıydı?Her istediği gerçek olacak mıydı?Balkonun kapıları açıktı,hafif bir esinti onu balkona çağırır gibiydi.Ayağa kalktı,kağıtların üstüne uçmasınlar diye deri kabı koydu.Ve balkona yöneldi.Ona bir ses sesleniyordu,pek çok gece duyduğu ve onu mutlu eden bir ses…”Beni düşün,yıldızlarda” Yukarıya baktı evet oradaydı Elenhaira.Uzak yıldız parıldıyordu bu güzel gecede.Onun ışığını hissedebiliyor ve “Sevgimiz sonsuzluk,sonsuzluk…” diye tekrar ediyordu kendi kendine.”Sevgimiz sonsuzluk,sonsuzluk…..”.Onu görebilmek için devamlı aynı noktaya bakıyordu.Sonra bir an sadece bir an etrafına göz attı.Gökyüzündeydi,Yeşil Ormanın üstünde yıldızların altında uçuyordu ateşten varlık.Orman yıldızların aydınlattığı bir vaha gibiydi Orta Dünyada.Bu onu derinden etkiledi.Yıldızlar o kadar uzaktaydı ki,uçabilse de ulaşamayacağını biliyordu ve o kısa anda tekrar aşağıya Yeşil Ormana dönmeye karar verdi:”Elenhaira seni bekliyor olacağım,bu ormanda…”. Uzak yıldız cevap verdi “Sonsuzlukta, bir ormanda bir gezintide seni bulacağım.Ve şimdi sadece beni düşün,yıldızlarda…”
|
|
|
Post by CursedFeanor on Jul 6, 2006 20:06:33 GMT 3
Bir gölün kıyısında,yıldızlarda “Ararım sevdiğimin aksini bir gölde, yıldızlarda. Bu kadar yakın,bu kadar uzak,tek başıma bir gölün kıyısında,yıldızlarda.Gece bizim için mi yaratıldı dersin?Yine buluşabileceğimiz tek zaman gece mi?Biliyorum bu göl bizim,gece bizim,yıldızlar bizim…Elimizden alamayacakları,saf olan duygular,bir göl ve yıldızlar bizim.”
“Bu sözler senin duyman için söylendi.” Nienna bir iyilik daha yapmıştı Feanor’a Ona Elenhaira’nın sözlerini iletmişti,serin bir esinti gibi,nefes almasını sağlamıştı.Fletin balkonunda şimdi mutlu ve aynı zamanda hüzünlü bir elfin görüntüsü vardı.
Feanor,Boşluğa seslendi.”Söyle sevgili Vala,bunlar gerçek mi?” Bir süre bekledi ve yanıt verildi “Duyguların kadar gerçek,onu duydum ve sana söylüyorum.Yine bir gece onun hayali ile görüştüğünde bunun duyguların kadar gerçek olduğunu bil.Dans ederken o salonlarda emin ol elini tutuğun duyguların kadar gerçek.Ve ormanda bir gezintiye çıktığında emin ol parlayan o uzaktaki yıldız Nerdanel’dir” Feanor aldığı cevapla yetinmesi gerektiğini biliyordu.Bu, ona mutluluğu getiriyordu çünkü hala umut vardı,hüznü getiriyordu çünkü ne yapacağını bilemiyordu.Nienna bunu fark etmiş olacak ki “Duyguların çok değerli,onlara güven…” diye ekledi ve tekrar hafif bir esinti hissedildi.Nienna tekrar onlara yardım etmişti.Ne kadar iyi bir Vala’ydı O.
Birden ağlama sesleri duydu Feanor.”Bu ses evet bu O nun sesi,Elenhaira,uzak yıldız seni duyuyorum,ağlama…Duygularına güven,bir dostum öyle söyledi.O zaman beni görebilir ve duyabilirsin.Buradayım işte yanı başında….”Feanor bunları söylerken Nerdaneli görebiliyordu.O uzak yıldıza baktığında onu hissetmiş ve görebilmişti.
Peki Nerdanel ?.Sözlerinin iletildiğini öğrendiğinde gözyaşlarını sildi.Durgun göle düşen damlalar böylece sona ermişti,şimdi biliyordu orada onu düşünen Feanor vardı.Ve gölün suları tekrar durgunlaştığında sonsuzluk evet sonsuzluk kadar yıldızın yansıması yanı başındaydı.Bir an gökyüzüne baktı ve duygularına güvendi.”Feanor,bir gölün kıyısında,yıldızlarda benimle misin?””Evet her zaman sevdiğim” önce kulaklarına inanamadı üzüntüyle göle baktı,hayallerdi bunlar sadece hayaller olmalıydı.Ama gölde sadece kendisinin yansıması yoktu bu sefer.Feanor yanındaydı onu izliyordu.Yavaşça,korkarak bunun da bir hayal olduğundan,başını kaldırdı ve derin bir nefes vererek soluna baktı …….Evet doğruydu bu gece Feanor,bu gölün kıyısında onun yanındaydı.Nerdanel elini usulca Feanor’un yüzüne götürdü,aynısını Feanor tekrarladı….
Bir gölün kıyısında,yıldızlarda iki elf tekrar buluşmuştu. bu göl yıldızların ve onların gölüydü.Bu yıldız iki sevgilinin yıldızıydı.Gece sürdüğü sürece bu böyleydi,duygularda.Evet sonsuzluk duygularda gizli.Onlara güvenelim…
|
|
|
Post by CursedFeanor on Jul 25, 2006 23:27:22 GMT 3
Hala gece Nerdanel hala gölün kıyısında,eğilip suya dokunuyor.Evet sudaki yıldızlar birer yansıma.Feanor'un görüntüsü bir hayal.Ama hala gece bu yıldızda...
"Elenhaira bir gece daha geçiyor ve ben seni görebiliyorum yıldızların içinde uzak yıldız,nasıl da parıldıyor.Şimdi gözyaşlarını siliyorum,tekrar akacaklar biliyorum ama elimden gelen bu,ben hala gece olduğu için mutluyum..."
Feanor bir süre bekledikten sonra tekrar konuşur
"Evet uzaklardayız,yıldızlarda görüşüyoruz,biliyorum.Beni anladığını biliyorum.Yeşil Ormandayım sonsuzluktayım ve sen uzak yıldız hala geceyken parıldamaya devam edeceksin"
Nerdanel cevap verir
"Bu gözyaşları gölde olduğu sürece seni düşündüğümü bil.Yıldız bu gözyaşları ile daha çok parıldayacak.Ve birgün hayata dönersen belki ben de seni bulmak için yıldızlardan geleceğim.Şimdi,hala gece iken sarıl bana"
Feanor ve Nerdanel,hayallerde sarıldılar;bir yıldızda,göl kıyısında,hala vakit varken,hala gece iken
|
|
|
Post by CursedFeanor on Jul 25, 2006 23:30:47 GMT 3
Benim gecelerim Kimi geceler Nerdanel'le buluşmalar; bazen uzak yıldızlarda bir göl kenarında,bazen Yeşil Orman'da bir gezintide,salonlarda dans ederek,balkonlarda başbaşa.Belki bir öpücük veya hayal ederek yüzünü o güzelliğini.Yüzündeki kıvrımları hissetmeye çalışarak geçen geceler,geceler boyu göz yaşlarını silerek tekrar gülümsediğini görerek sevinmek. Mutlu olmak o kısa zamanda,saatlerin yetmeyeceğini bile bile dolaşmak seninle ormanda.Eskilerden konuşmak,birinin adını duyup senden,kimbilir nerede o eski dost diye içinden geçirmek.Bunlar benim en iyi gecelerim.Daha bahsedeceğim onlardan dostlar dinlemek istediği sürece.
Lakin her gecem böyle ızdırapsız değil.Elenhaira,uzak yıldız, yanımda olmadığında,bir dostun sesi de yoksa tümüyle yalnızsam işte karanlıkla mücadelem tekrar başlar. Bir fırtınada Kütüphanenin camlarında bir savaşı izlerim,dostlarımın kısa görüntüleri geçer gözümün önünden yada Kütüphanenin dehlizlerinde bir koridorda yaşamı düşünürüm,sonu gelmeyen o koridorlarda.Yaşarken veya ölüyken hep düşünürüm laneti.Mandos'a benden uzak durmasını söylerim. Gel gör ki kendimden kaçamam.Bir savaş öncesi karargah çadırımda o lambada görürüm kendi hayaletimi,uzun bir geceye uyanırken.Ondan önce Gri Limanlarda o balıkçı evinde ve Ölürken Herümen'in gözlerinde.Karanlıkta dostlarım ve senin yanımda olmanı dilerim.Ve bazen gecelerim Mordor Mağralarında Ungoliant'ın çocuklarını avlamakla geçer.O zaman kırmızı,turuncu,sarı renkler vücüdumdan karanlığa yayılır.Savaşırım.Savaşırım.Bir dostun mavi ışığını görür onun yanında yer alırım.Gecelerim benim gecelerim bazen hüzünlü bazen mutlu.Bir ateş başı sohbeti örneğin,sınır muhafızı olarak gece nöbetleri.Unuttuğum gecelerim,beni affedin
|
|
|
Post by CursedFeanor on Jul 29, 2006 19:17:30 GMT 3
Derinden konuşur
Gece ilerlemektedir.Bir yıldızda,gölün kıyısında,sonsuzlukta..."Elenhaira unutmama izin verme,sonsuzlukta mutlu olduğumjuz zamanları." Nerdanel cevap verir "Unutmayacaksın.Lakin kötü günleri ve geceleri de unutmayacaksın.Bu bedeli ödemeye hazır mısın?" Feanor tereddütsüz "Evet bunlar da benim bir parçam oldu.Bu bedeli ödeyeceğim.Şimdi zamanımız azalıyor.Bir öpücük." Yıldızlar yine yavaş yavaş kaybolmaktadır.Öpücükten sonra Nerdanel Feanor'un kayboluşunu izler.Onun kayboluşu sırasında her yanı kırımızı,turuncu,sarı renkte ışıklar sarar.Sonra herşey eskisi gibidir.Nerdanel yüzünü göle çevirir.Feanor'un kayboluşu gölde bir kere dah görünür.Şimdi bu yıldızda hr yer aydınlıktır.Göldeki ynsımalar kaybolur.Nerdanel'in gözlerinden birkaç damla daha dökülür lakin onları silecek kimse yoktur... Feanor'a gelince Yeşil Orman'dadır.Tek başına,bir hayaldir adeta.Tekrar hayata ne zaman dönecektir?Ya da dönebilecek midir?Tam bir belirsizlik.Ve günlerini geçirmeye devam edecektir.
Sabahın ilk ışıkları,kim konuşacak ki.Yine Nienna,Nerdanel'in döktüğü son gözyaşları ile derinden konuşur."Siz tekrar yaşamayı,birarada,sonsuzlukta seçtiniz.Ama ben bunu sağlayamam,dostlarınızın bunu istemesi gerekir.Belki Yeşil Orman bunu ister,derinden konuşur ve yine burada buluşursunuz.O zaman gözyaşları bir işe yarar,Hadi Feanor Yeşil Orman'da bir gezintiye çık şimdi" Feanor kimin konuştuğunu bilmektedir,Nerdaneli bırakmak ölüm gibidir,ama hala bir ümit olduğunu Nienna'dan duymak ona direnme gücü vermiştir.Ve ormanda bir gezintiye çıkar mevsimler dolusu konuşmuştur ormanla ve tekrar ona dönmüştür işte bir gezintide.........
|
|
|
Post by CursedFeanor on Aug 18, 2006 20:06:52 GMT 3
Ruhumla konuş,beni dinle ,bir anlığına
"Evet beni dinle,öylesine konuşmaya ihtiyacım var ki.Benim işte buradayım.Ruhumla konuş,beni dinle,bir anlığına" Günün sabah saatleri,Feanor Yeşil Orman'a seslenmektedir. "Biliyorum dinlemek istemediğin onca söz söylendi,ama elfler sana asla ihanet etmedi,ben etmedim.Nienna bana dostlardan söz etti,pekçoğunu izleyemez durumdayım,kimbilir başlarından neler geçiyor.Sen dostumsun değil mi Yeşil Orman?" Fletin bulunduğu devasa ağaca dokunuyordu,onun etrafında dönerek konuşmaya devam etmekteydi,ışıklar ve ışıkların süzülmesi, adeta bir büyü gibi etrafı aydınlatan sabahın ışıkları ormanın yaşadığına dair bir belirti gibiydi.Ama Feanor'a cevap verecek miydi? Sonra hafif bir müzik sesi duyuldu,büyülü ışıklarda büyülü sözler.Bu şarkı insanın içine işler gibiydi,elf dilinde,kadim ve bilgili bir o kadar hüzünlü,zamanı sırtında taşıyan. Feanor bir an dokunduğu ağacın onunla konuştuğunu sandı,ama müzik başını döndürmüştü belkide dönmekten olacak olduğu yere sırtüstü yığıldı.Şimdi yaprakların arasından süzülen büyülü ışıkları daha net görebiliyordu. Müzik şimdi eski bir kraldan söz ediyordu
-Dostlarıyla birlikte olmayı isterdi. -Onlar ve kendi için savaştı. -Piyadeler doğruca Felagund'un yardımına. -Ölümcül darbe süvarilerle,sadece Altmışbir tane -Herumen'in bir hesabı vardı elbette -İndirdi tahtından Noldor kralını -Feanor'un kanı PaladinBlood'a karıştı birkere daha -Şimdi yıllar geçti -Orman kralı kabul etmişti. -Bedeni gömüldü,Ateşin Ruhu Yeşil Ormandaydı artık
"Bu şarkı,bu müzik,ışık benimle konuşuyorsun öyle değil mi?Evet biliyorum sensin"
Şarkı sürüyordu
-Elflerin sevgili toprakları,yaşadıkları ormanları -Ne isterdi bilir misin? -Tahminin ötesinde değil,Saygı ve Sevgiyi -Valinor'daki iki ağaç gibi olan Saygı ve Sevgiyi -Elfler bunu sağlamak için çok uğraştı -Karanlık da elinden geleni yaptı -İşte savaş -Şimdi kadim ağaçlar neyi hatırlar -Hüzün dolu şarkıları -Saygı dolu olanları -Mistik,ulaşılmaz adeta yüceltilmiş olan şarkıları -Bu şarkıları duyabiliyorsan bir sorunun var demektir. -Yeşil Orman sevgisi seninledir,Onun için savaşmaya hazır mısın? -Savaş savaş daha fazla kan,yeni fidanlar için -Yok olandan korunan fidanlar için -Onlar seni yok etmeden sen yeni fidanlar dik.Savaş...
"Bunca yıl savaşmadım mı?Yıkılmadım mı?" Feanor birden soğukluğu hissetti,Korkunç bir rüzgar esti geçti.Ve kalın,boğuk bir ses,ormanın derinliklerinden duyuldu. -Bunlar senin için söylenmedi.Hala fani olanlar için,sen ormana kabul edildin ta ki dirilinceye yada sona varıncaya kadar. Bunu duymak ona gerçekleri hatırlattı.O bir ölüydü.İkinci hayatını yaşamış ve Herümen'in ellerinde ölümcül darbeyi almıştı.Birkaç dostunun sevgisi ve Nerdanel'in aşkı Yeşil Orman'a karışınca Mandos'un Salonlarından uzak kalabilmişti.
Şarkı sürüyordu,ama Feanor'un daha önceden duymadığı başlangıç kısmına geçmişti söyleyen.Birden kulaklarını kapattı,göz kapakları onları izledi.Ve bağırmak istedi. "Elenhaira,sonsuzluk sonsuzluk... SONSUZLUKTA buluşacağız..." bir sınamayı daha geçmiş gibiydi.Karanlıkta Nerdanel'in yüzünü gördü,yaklaştı dostları da oradaydı.Nerdanel ve diğerleri bir bir 'SONSUZLUKTA' dediler.Görüntüleri kayboldu birer sönen mum ışığı gibi. Tamamen karanlık olduğunda Feanor gözlerini yeniden açtı ve kulaklarını aynıydı, herşey aynı. Şarkı sürüyordu.
Gözyaşları,gözyaşları.Sel olup akmıştı.Onları söylüyordu şimdi şarkı.Feanor'un verebildiği tek tepki gözyaşlarının süzülmesiydi. Bu gözyaşları hayali olmalıydı.Ne de olsa o bir ölüydü.Bu sefer öyle olmadı,gözyaşları şarkıda söylendiği gibi savaş acısı taşıyordu ve orman onları kabul edecekti. Nasıl mı?Öylesine yavaş öylesine usulca.Çiçekler canlandı dört bir yanında.Ve Feanor’u sevgiyle sardı sarmaşıklar.Kıpırdamadı sadece ağladı.Bilinen dillerin en eskilerinden olan şarkı sürüyordu.Ve Feanor o dili konuşuyordu.Şimdi kendini bırakmış Ormanla konuşuyordu.Ormanda bir gezintideydi…….
|
|
|
Post by CursedFeanor on Sept 6, 2006 23:35:03 GMT 3
Fısıltılar Elfin ruhu ormanı daha iyi anlıyordu şimdi.orman kabul ettiklerini iyileştiriyordu,yaralarını sarıyor,hüzünle karışık bir huzur veriyordu.Bunlara kimin ihtiyacı vardı ki diye düşünür bir savaşçı ilk yarasını alana dek.Gel gör ki Feanor bunu tatmıştı bir parça huzur ruhunu okşuyordu şimdi.Sarmaşıklar ruhu sarıyor ve büyülü şarkılar söyleniyordu.
Yaşayanlar,ormanın sevgisine sahipse duyabiliyordu,görebiliyordu büyüyü.Onca savaştan yıkılmayan Yeşil Orman’dı,elflerin diyarı.Şimdi onların dilinde şarkılar söyleniyordu elflerin dilinde,Feanor’un konuştuğu dilde.Öylesine narin öylesine cesur,şaşırtan karşısındakini etkisi altına alan destansı,yada bazen tek bir ses işte duyacaklarınız bunlardı.
Bazen ama çok nadiren gerçek hayattan,şu anda yaşanandan bahsedilecekti,tıpkı şimdi olacağı gibi.”Xanth,Xanth kılıç korunmalı,uzaklara götür onu bizim huzurumuz için” yada sınır muhafızlarına birkaç kelime “IronFist,sevginiz sonsuzlukta.Elvenil mutluluk sizinle olacak…” belki hikaye anlatıcıya bile seslenecekler “Kütüphane’de güvendesin Morgothhh sana saldırmayacak” hatta göz yaşlarını dökenlerin oluşturduğu nehir fısıldayacak “Burada hüzün içinde huzuru bulacaksın,savaşacak ve iyileşeceksin.Wenthorn burası senin evin artık.” Bir lady’e günün ışıklarını sunacak “Arien umudun ışıkları hep seninle olacak” diye düşen yapraklar ile ona eşlik edecek.”Fairy dönmek istediğinde hep seni bekliyor olacak orman” diye haberci rüzgarları gönderecek.”Muriel ne zaman savaşmaktan yorulsan Yeşil Orman seni iyileştirecek” diye büyülere hükmederek kulağına fısıldayacak.”Felagund,ne zaman istersen seninle konuşacak orman”diye söz verecek.”mami-gs genç bir nefes ormanda her zaman dostça karşılanacak” diye ümit dağıtacak.”Ceruwine eski adınla da olsa uğra” diyecek Legolas’a.”Neredesin taco uzun zaman oldu” diye hasretin yapraklarını savuracak...Yeşil Orman’ın listesi uzayıp gidecek.Birgün mutlaka size de seslenecek sevgi demiştim, bunu, sağlayan büyü.Ve pek çoğumuzun söylediklerini birbirimize ulaştıracak.Yalnızların dünyasını aydınlatacak,mutluların dünyasını koruyacak,birbirlerine söylemek istediklerini iletecek.Tüm bunları yapacak Yeşil Orman,hüzün her yanını kaplasa da.
Ve fısıldayacak ağaçlar, elflerin dilinde şarkılar söylenecek. Muile mandolinini çalacak ve birgün dostlar bir şölende toplanacak.Biralar içilecek,birlikte şarkılar söylenecek….Belki…Ama şimdilik Yeşil Orman saracak sarmaşıkları ile CursedFeanor’u,Onu huzur içinde ağlayabilmesi için sarmalayacak,savaştan uzakta,yaralarını saracak....
|
|
|
Post by CursedFeanor on Sept 6, 2006 23:35:40 GMT 3
Tanrıların hiddeti
“Mandos’a rağmen buradayım,evet ruhum o kadar özgür” Feanor gözyaşlarını dökmeye devam ediyordu.Nehirleri besleniyordu Yeşil Orman’ın.En saf duyguların nehri,gözyaşının nehri… Orada öylece yatarken,Savaştan uzak olduğundan emindi.Tanrıların savaşından,Tanrıların hiddetinden. Birgün tekrar yaşarsa, tekrar savaşması gerekirse savaşacaktı elbette bundan çekinmemişti lakin şimdi Orman’ın şarkılarını dinleyen bir ruhtu.Bir ruh eksik olması Mandos’u hiddetlendirir miydi? ”Hiddetinden uzaklardayım Mandos,sen beni yargıladın ama ben de seni,Morgoth’u asla serbest bırakmamalıydın” Feanor başını iki yana sallıyor bir şeylerden kurtulmaya çalışıyor gibiydi.Bu sırada Yeşil Orman’ın şarkısı tekrar duyuldu,Mandos O’nu alamamıştı.
Gözyaşları nehir olmuştu.Hüzün içinde Yeşil Orman’da kalanların gözyaşlarıydı bunlar.Sarmaşıklar arasından doğruldu Feanor belki yıllardır orada yatıyordu,emin değildi.Sonra gözyaşlarının oluşturduğu küçük dereciği izledi,yeni fidanları besleyen derecik sonunda dev bir nehre ulaşıyordu.Nehrin gürleyen sesi Ormanın şarkısına karışıyordu. Ve tanrıların hiddetinden daha güçlü,daha kararlı akıyordu bu nehrin suları.Bunlar hüznün gözyaşlarıydı,savaşların gözyaşları,ormanda yaşayanların gözyaşları.
Ateşin Ruhu Nehrin kenarındaki bir kayaya oturdu ve onu dinledi.Pek çok fısıltı,pek çok çığlık duyulabiliyordu.Konuşmalar gibi ama sadece bir nehrin sesi.Kendi gözyaşlarını eliyle sildi.Ve karşısında tanrılardan birini en sevdiği tanrıyı buluverdi.Nienna tekrar onunlaydı.Tanrı nehrin karşı tarafındaydı.Feanor’a seslendi. “Bu göz yaşları Yeşil Orman’a tekrar hayat verecek,Ve bu nehir sonsuza kadar akacak” Elini nehre soktu ve Feanor’un anlayamayacağı bir dilde sözler söyledi.Şimdi nehirden çığlık sesleri gelmiyordu sanki huzur bulmuş gibiydi.Nienna gözden kayboldu,Feanor tek söz edememişti bu sefer,nehrin sesi söylenecek söz bırakmamıştı.Soluna baktığında bir şelale görünüyordu.Ve bir gökkuşağı.Yeşiller içinden fışkıran renkler.Öylece oturarak izledi Feanor…
Aradan uzun zaman geçti,gökkuşağı olduğu yerdeydi ama Feanor o tarafa bakmıyordu.Derinlere karanlık köşelere dalmıştı gözleri.Savaş gelmişti gözlerinin önüne ve kulaklarında daha önceden söylenenler vardı.Tanrıların hiddeti karışmış gibiydi bu sözlere.Ve bunlar söylenmişti.”Morgoth bizi yenemeyeceksin” Sonra nehrin sesi her şeyi bastırdı tekrar gökkuşağına bakıyordu bir parça huzur için….
|
|