|
Post by CursedFeanor on Sept 28, 2005 21:48:54 GMT 3
Yanmasını bekliyordu kamp ateşlerinin. Tıpkı bir zamanlar olduğu gibi dostlarıyla sınır sohbetleri yapmak, fazla büyük konuları unutmak istiyordu. Ama artık o bir başına sürüklenen bir ruhtu. Ateşin ruhu düşen bir kral olarak ormanda bir gezintiye çıkmıştı. Dostlarının haberi bile yoktu, kimbilir neredeydiler hangi büyük meselelerle meşguldüler. Ama orman hala oradaydı ormanda bir gezinti için...
|
|
|
Post by CursedFeanor on Oct 1, 2005 22:24:12 GMT 3
Önce heykellere baktı, ne kadar zamandır sessizce beklemekteydiler bulundukları yerde diye düşündü. CursedFeanor'un kendisine ait olan heykele sıra geldiğinde, sanki zaman durmuştu. Demek ben de yaşadım ve sevildim, sayıldım. Kral Theoden'in sözleri aklına geldi. Yanındaki adamına kim olduğunu soruyordu, savaş için zırhlarını ona adamı tarafından kuşandırılırken. Evet, o bir kraldı. Halkı için savaşacaktı. Cursed de öyle yapmamış mıydı? Yeşil Orman için savaşmamış mıydı? Sınır muhafızlarıyla omuz omuza, düştüğünde hiç tanımadığı birisi ona askeri olmaktan gurur duyduğunu söylememiş miydi? Sonra tekrar yükselip Morgoth ve korsanlarla savaşıp ölmemiş miydi? Heykeli için zırh dövülmemiş miydi? İşte oradaydı CursedFeanor'un ruhu yeşil Ormanda bir gezintideydi, heykellere bakıyordu. Dostlarını özlüyordu. Ateşin Ruhu oradaydı işte. Yeşil Ormanda Bir Gezinti için…
|
|
|
Post by CursedFeanor on Oct 5, 2005 22:29:38 GMT 3
Dolunay vardı o gece, mezarının başındaydı ruhu ve OrtaDünyanın terk edildiğini görmekteydi. CursedFeanor sen sadece bir kişisin ne yapılabilir ki, Olsun ben yine de yazacağım, Kütüphane’nin tozlu raflarını karıştırıp birşeyler arayanlar olabilir. Ormanda bir gezinti demiştim dolunay çıkmıştı ertesi gece, Ak Ağaç parıldıyordu, yanında birisi olsa ona sevgiden bahsedebilirdi. Hissediyordu sanki yaşarmış gibi belki tekrar hayatla bir bağ arıyordu. Neden terk etmiyordu bu toprakları herkes bırakıp gitmişti, birkaç sınır muhafızı görmüştü, “Acaba geri dönerler mi?” diye soruyordu kendine. Çimenlerin sesini dinledi ve o hala bekliyordu. Bir çiçek gördü ve kokusunu aldı ve o hala bekliyordu. Ormanda bir gezintideydi, terk edilmekte olan topraklarda. Belki dönerler belki Valinor değil bu toprakları seçerler. Ama kim, nasıl bilecekti ki Yeşil Orman'da bir gezintinin değerini. Onun için yazmıştı el yazmalarıyla. Değeri bilinmesi gereken bir ortaDünya'yı yazmıştı. Şimdi kendi mezarının başında çaresizce beklemekteydi bir ses için, ormanda bir gezinti için çok mu geçti?
|
|
|
Post by CursedFeanor on Oct 7, 2005 1:24:58 GMT 3
Belki bir bilge ilerde öğrencisine onun hikâyesini anlatırken, öğrenci Ormanda bir gezintiyi düşleyecekti. Kurduğu hayallerin sonunda öğretmeni CursedFeanor'un bir korsanla mücadelesini anlatan kısmı sorduğunda cevaplayamayacaktı. Kimin umurundaydı, ormanda bir gezinti dururken tozlu raflardaki tarih ile ilgili yazılar. Ve CursedFeanor'un ruhu da tasasız iken, saf bir şarkı dinleyerek, söyleyerek genç bir bard gibi dolaşmak isteyecekti belki ormanda. Şarkılarla dolu olmasını isteyecekti ormanın öyle ki kimsenin canı sıkılmayacak, kimsenin canı yanmayacak sadece ormanda bir gezintiyle yetinecekti. Lakin gençlik yıllarından itibaren ağır yükler binmişti omuzlarına. Son nefesini verirken elflerin geleceğini düşünüyordu. Bir gece çadırında mum ışığında, başka bir gün Ulmo'nun heykelinin taşıdığı çanaktaki alevlerde kendini görmüştü. Kendi ile de mücadele ediyordu. Aslında tek isteği dostça bir kamp ateşi miydi, ormanda bir gezinti miydi?
Hala mezarının başındaydı ve çimenleri hissediyordu şimdi sadece yıldızlar vardı. Bir ara Ormanda bir açıklıkta yıldızları izleyerek uyuduğunu hatırladı. CursedFeanor, CursedFeanor, CursedFenor… Uyandığında üstünü birisi örtmüştü. İşte bunları hatırlıyordu bu yıldızların aydınlattığı gecede kendi mezarının başında. Sonunda yürüyüşe geçti ateşten varlık Kütüphaneden uzaklaştı. Yeşil Ormanın salonlarına yöneldi. Elflerin birbirleriyle sohbet ettiği, eski hikâyeler anlattığı, güldüğü, kıskandığı, sevdiği, saydığı salonları dolaşıyordu şimdi. Kimisi tamamen terk edilmişti. Işıkların hala aydınlattığı salonlardan bu geceliğine uzak durmaya karar verdi. Şimdi kimseyi rahatsız edemezdi. Belki bir ses arkasından seslenir diye umuyordu."CursedFeanor, CursedFeanor ormanda bir gezinti için çok mu geç"...
|
|
|
Post by CursedFeanor on Oct 14, 2005 2:25:41 GMT 3
Bu dünyada yalnız mıydı? Acaba kimse onu görmüyor muydu? İmkânsız, diye düşündü. Sadece konuşmak istemiyorlar çünkü çok yorgunlar. Orta dünya'daki ağırlık her yeri sarmıştı. Yeşil Ormanda bir gezintideydi ormanın ağır nefes alışını duyabiliyordu. Az önce birisi mi seslenmişti ona ormanda bir gezinti için. Orman nefes almaya devam ediyordu. Dolaştığı salonlarda sonbaharın yaprakları vardı. Bir şöminenin yanından geçerken ateşi yaktı. Eliyle dokunması yetmişti. Bazen bir fani bazen ateşten bir varlık gibiydi. Ormanı hissedebiliyordu bir fani gibi, ama o ateşten bir varlık değil miydi? Artık bu dünya ile bağları olduğunu daha iyi biliyordu. Mandos'un salonları ona göre değildi. Kafasını kaldırıp baktığında şöminenin üstündeki aynada kendini gördü. Bu kez ateşten bir varlık değildi. Geçmiş bu ormanda canlanmıştı. Orman büyülü gibiydi. Tekrar baktı aynaya inanamıyordu. Belki bir süreliğine ona bir hediye veriyordu orman, ormanda bir gezinti süresince. Sonra bir kapı rüzgârın etkisiyle açıldı içeriye kuru yapraklar doldu. Cursed hiçbir rüzgârı böylesine özlemle içine çekmemişti, yapraklar üstüne geliyor o ise gözlerini kapatmış, kadim ormanın hediyesini içine çekiyor, tekrar tekrar derin nefesler alıyordu. Sonra tekrar o ses duyuldu ."CursedFeanor, CursedFeanor ormanda bir gezinti için çok mu geç",kim konuşuyordu onunla bu çağda bu zamanda onu tanıyan birisi mi vardı. Ormanda bir gezinti onun için bir armağandı, hayır geç değildi çünkü bu, büyülü bir geceydi...
|
|
|
Post by CursedFeanor on Oct 15, 2005 0:02:21 GMT 3
Sesin geldiği tarafa baktı bu sefer, yoksa ağaçlar mı konuşuyordu. Bir dostu ona sesleniyor olamaz mıydı? Onun Yeşil Ormanda yaşadığı çağlardan bir elf, buralarda dolaşıyor olabilir miydi? Tekrar fani dünyaya dönüyor olabilir miydi, belki bir süre büyü sürdüğü sürece. Rüzgârla açılan kapı bir balkonun kapısıydı. Cursed karanlıkta kimseyi göremeyince işi zamana bıraktı belki konuşmak için erkendi. Balkona yöneldi. Ne kadar da yalnız hissediyordu. Belki duyduğu ses gerçek bile değildi, ama bekleyecekti. Balkonun mermerden pervazlarına dirsekleri dayadı ve ormanı izlemeye başladı. Bazı salonlardan ışıklar geliyor, elflerin seslerini duyuyordu. Ama kimseyi rahatsız etmenin anlamı yoktu. Onu tanısalar bile konuşurlar mıydı? O uzun zaman önce ölmemiş miydi? Peki ya o ses? Ormanın sesi olmasın, eski bir dost olmasın? Cevabı kendisi veremezdi ormanda bir gezintideydi, kafasını kaldırdı ve gökyüzüne baktı yıldızlar ne kadar da parlaktı, Ormanda bir gezinti için ona eşlik ediyorlardı sanki ve bu gerçekten büyülü bir geceydi ormanda bir gezinti için...
|
|
|
Post by CursedFeanor on Oct 17, 2005 23:42:11 GMT 3
Bekledi, bekledi ve yine bekledi. Sessiz salondan sadece şöminedeki yanan odunların sesi geliyordu. Canlı birine dair hiçbir iz yoktu. Acaba cezalandırılıyor muydu? Ne de olsa valar'a boyun eğmemişti. Yaşadığı maceraları düşündüğünde bazı vala'lar ile iyi ilişkisi olmasına rağmen, ilk yaşamında yaşadıklarını unutamıyordu. İkinci yaşamında Nienna ona sevdiği olarak görünmüştü, onun tamamen cezalandırılmasını istemiyor gibiydi. Acaba duyduğu ses ona mı aitti şimdi de. Belki de. Birden omuzlarında ağır bir yük hissetti? Başını öne doğru eğdi, saçları yüzünü kapatıyordu. Ve dayanamayıp bağırdı "Ahh Valar Neden?"Rüzgârda savrulan bir yaprak gibiydi şimdi, tekrar güçlü olması gerektiğini hissetti gözleri dolmuştu ama kendini tutuyordu. Niye Morgoth'a izin vermişlerdi bu soru aklından çıkmıyordu. Babasının katili kendisinin de laneti olmuştu. Sonra dayandığı pervazdan güç alarak tekrar doğruldu, saçlarını toparladı ve gökyüzüne baktı orada sevdiklerini görebiliyordu. Şimdi, ona ışıklarını gönderiyorlardı. Lanetin acısını hafifletmeye çalışıyorlardı. Peki ya o ses "CursedFeanor, CursedFeanor, ormanda bir gezinti için çok mu geç..." bir kez daha kimseyi göremedi, güçlü olmalıydı yalnız olsa da orman ona bir hayat verebilirdi, bunu iyi değerlendirecekti, ama konuşmadan edemedi "isterse Mandos'a hediye olsun. Ben elimden geleni yaptım. Dostlarımı kırmamak için ikinci hayatımı yaşadım." onu suçlayan birisi yoktu karşısında, bu sefer birini bekler gibi sırtını balkonda bulunan sütunlardan birine dayadı.
|
|
|
Post by CursedFeanor on Oct 30, 2005 4:16:19 GMT 3
Bekledi, bekledi... Gece ilerliyordu ve kimse gelmiyordu sadece yıldızların yaklaştığını görebiliyordu. Kimse yanına gelmiyordu. Herkesin unuttuğu bir yer ve zamana sıkışmış gibiydi. Zaten yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyordu. Uzun süredir ateşten bir varlık olarak dolaşıyordu ormanda ama bu gece kendini aynada eskisi gibi görmüştü. Bu ne kadar sürecekti, belki de kimseyle konuşamadan ortadan kaybolacaktı belki o yıldızlardan birisine dönüşecekti. Bilmiyordu, sadece bekliyordu. Ve bu sefer salona geri döner, birden hayaller yeniden canlanmaya başlar. Ormanın sihirli güçleri yeniden inşaa eder geçmişi. Salonda elfler dans etmektedir, müzik kulakları okşamaktadır. Aralarından yürür, birkaç adım sonra yolunun sonundaki masadadır. Ve işte oradadır sevdiği uzun süredir beklemektedir onu. Yanına gelip, onu dansa kaldırır. Müzikle beraber uçmaktadırlar adeta. Zaman ve mekânın ötesinde dans etmektedirler. Ona ne kadar değer verdiğini ve daha pek çok şeyi söylemek istemektedir. Ama her seferinde sevdiği onu durdurup "Biliyorum" demektedir. Her şey rüyalardaki gibidir, daha söylenmeden bilinen sözler, sonsuzlukta birşeyler yaratıyor duygusu, tekrar tekrar yaşanan mutluluk anları. Şimdi kimsenin gelmesini istemiyor gibidir Cursed, artık o boyutta değildir sanki. Ama her dansın bir sonu olması gerekmez mi? Bırakalım şimdi dans zamanı olsun, ormanda bir gezinti sürsün başka bir zamanda ve hayallerde. Ve dans ederler salonu dolduran elfler...
|
|
|
Post by CursedFeanor on Oct 30, 2005 20:54:06 GMT 3
Elinin sıcaklığı tüm vücuduna yayılır, şimdi hiç üşümemektedir ve elfler dans etmektedir. Boyutlar birbirine geçmiştir. Zaman geçmişte bir günü göstermesine rağmen her şeyi hissedebilmektedir. Evet, oradadır, sevdiği ile dans etmektedir. Gözlerine bakmaktadır ve onların içinde kaybolmakta olan bir elfi görmektedir. Sevgili ne kadar da güzel bir varlıktır, gözlerinde kaybolmaya değer birisidir. Ve elfler dans ederler, müzik ruhlarını okşamakta, tüm dertler bir kenara itilmektedir. Ve elfler dans ederler sonsuzlukta yankılanması için güzel sözler söylerler birbirlerine. Onlarca çift dans etmektedir ve birbirine sevgiden bahsetmektedir.”Biliyorum” demektedir sevdiği Feanor'a. İlk yılların gençliğine uçurmaktadır onu bu dans ve elfler durmadan dans etmektedir. En kötüsü artık geride kalmıştır, artık savaşacak kimse kalmamıştır. Sonsuz ormanda bir salonda elfler dans etmektedir, tasalarından uzak tüm benlikleriyle müziğe bırakmışlardır kendilerini, sevdiklerine yakın daha yakın durmaktadırlar ve elfler dans etmektedir. Müzik sonsuz gibidir ve gece büyülüdür, rütbeler sökülmüştür artık kimsenin düşmanı yoktur, çünkü elfler dans etmektedir. Cursed "Seni seviyorum" asil lady "Biliyorum. Seni seviyorum".Ve yıldızlara daha yakındırlar şimdi. Hani hissedebileceğiniz zamanlar vardır ya yıldızları işte o kadar yakındırlar. Ve elfler dans ederler, birbirlerinin gözlerinde kaybolurlar sonsuzluğun çeşmesinden içmişlerdir artık Yeşil Ormanda bir gezintidedirler. Ve elfler dans ederler sonsuzluğa giden bir gecede Yeşil Ormandaki bir salon parıldamaktadır. O gece salonu dışardan görenler gözlerine inanamazlar ne kadar parlaktır adeta yıldızlar ile bir olmuştur. Ve elfler dans ederler müzik ruhlarını okşarken ormanda bir gezintiye çıkmışlardır...
|
|
|
Post by CursedFeanor on Nov 18, 2005 0:29:29 GMT 3
Müzik aralıksız sürmektedir, yavaşladığı anlar sanki herşey onunla beraber yavaşlamaktadır. Ve elfler o anların verdiği mutlulukla dans etmeye devam ederler.Sonra bir süre sonra çok yavaş ve dinlendirici bir müzik çalmaya başlar kimisi hala dans etmektedir.Feanor büyünün bitmemesini tüm benliği ile istemektedir.Elf ladysi O'nu yönlendirir.Tekrar balkondan Yeşil Ormanı izlemektedir Cursed,yanında sevdiği ile.Lady başını Feanor'un omzuna dayamıştır ve eli hala elindedir,müzik ağır bir tempoyla devam etmektedir.Yeşil Orman'ı izlerler,tıpkı ormanın onları izlediği gibi.Yıldızlar ne kadar da yakındır Orman'da bir gezintiye çıkmış gibidirler.Ve lady sonunda konuşur."Biliyor musun Feanor,bu gece bitecek ve biz tekrar ayrılacağız." Feanor yanıtlar "Hayır seni bırakmayacağım hiçbir savaş buna engel olamaz"Lady yanıtlar"Sorun savaş değil biz şu anda olmayan bir müziği dinliyoruz etrafımızdaki diğer kişiler aslında başka yerlerde ve sadece bir anlık sesizlik herşeyin sonu olacak".Feanor:"O zaman hiç susmayacağım,müzik bitse bile sana şarkılar söyleyeceğim" Lady:"Bu son şarkı,ama ormanda bir gezinti adında olan şarkı başka bir gece çalacak ve yine buluşacağız.Yıldızlara bak sevgilim ne zaman beni özlersen,unutma ben de onlara bakıyor olacağım" ve son notalar ile rüzgar sert bir biçimde eser.CursedFeanor gözlerini bir anlığına kısar ve sonra etrafında uçuşan kuru yapraklardan başka birşey göremez.Yine bir müzik sesi duyar ama o başka bir salondan gelmektedir.Tekrar aynı durumdadır ve kimse etrafında değildir,ama bir farkla herşey gerçekmiş gibi hissedebilmektedir.Elindeki sıcaklık hala geçmemiştir.Hüzün ve mutluluk dünyalarının sınırlarında dolaşmaktadır.Hiçbiri hakim olamamaktadır bu alana hüzün ilerlediğinde sevdiğinin söylediği "ama ormanda bir gezinti adında olan şarkı başka bir gece çalacak ve yine buluşacağız" sözü aklına gelmektedir ve elindeki sıcaklık ona cesaret vermiştir.Ama soğuk rüzgar ve gördüğü yalnızlık,terk edilmiş salon mutluluğu önlemektedir.Tam sınırdadır.Tıpkı yaşamla ölümün arasına sıkıştığı gibi mutluluk ile hüznün arasına sıkışmıştır.Ve içeri girer salondan büyük merdivenleri inerek uzaklaşır.Ormanda bir gezintidedir ve daha gece sona ermemiştir.........
|
|
|
Post by CursedFeanor on Nov 18, 2005 1:22:56 GMT 3
Ağlamamalıdır,bu gece sınırların gecesidir alt kattaki iki kanatlı dev kapıyı açar.Şimdi kendini daha kuvvetli hissetmektedir.Ağlamayacak,mücadelesini sürdürecektir.Zaten hep mücadele etmemiş midir.Dünyalar arası birinin savaşı daha bitmemiştir.Geniş merdivenleri iner ve diğer salonların yanından sessizce geçer.Bu sırada onu bir şey rahatsız etmeye başlar izlendiğini hisseder.Birden ekseni etrafında döner, haklıdır karşısındakileri görünce kendini kötü hisseder.Bunlar savaşlarda yiten eski askerlerden oluşan bir gruptur.Feanor sert bir ses tonuyla "Neden beni izliyorsunuz,nedir istediğiniz?" diye sorar. Elinde Eryn Lasgalen'in sancağını tutan birisi yanıtlar."Biz iki dünya arasında sıkışmış askerleriz.Tekrar yaşamayı istiyor musunuz kralım,sizin de desteğinizle ve isteğinizle bu olabilir." Feanor yanıtlar "Siz benim kaybettiğim askerlerden olmalısınız,yeniden yaşamak mı ben zaten hissedebiliyorum ve bu olacaksa olur.Sizin bahsettiğiniz nedir bir fikrim yok" Askerlerden birisi öne çıkar ve kralı selamlar "Bir kılıç var şimdi pek çok yitik asker onun tekrar hayat vereceğini düşünüyor.Xanth denilen bir paladinin taşıdığı kılıç isterseniz sizi oraya götürebiliriz..".Feanor sözünü keser bu sefer alevler içinde parlayan elleri etrafındakilerin bir adım geriye çekilmesine sebep olur."Ahh o kılıç lanetlidir,sakın ona yaklaşmayın eğer huzur arıyorsanız onun emrinde köle olmak istemiyorsanız uzak durun o yalnız yaşayanlar için iyidir.Görüyorum ki hala sancaklarınıza bağlısınız gördüğünüz her ruha bunu söyleyin.O kılıç bir felakettir unutmayın." asker üsteler "Peki tekrar yaşam ne olacak" eğer tekrar yaşamak istiyorsan asker sevdiklerini düşün,değer verdiğin sancağını düşün ve tanrıların vereceği kararı bekle ve unutmayın Mandos'un salonları bazılarımıza göre değildir" son cümleyi söylerken gülmektedir Feanor.Ruhlar birbirleriyle konuşurlar ve CursedFeanor'un dediklerine uyacaklarını söylerler.Pek azı kılıcı seçecektir.Ancak bu başka bir hikayedir Xanth'ın kamp alanında olup biten oradakilerin sorunudur artık.Ve ruhlar CursedFeanor'u selamlayarak ormanın içinde kaybolurlar.CursedFeanor salonların arasında yürümeye devam eder ormanda bir gezintidedir.......
|
|
|
Post by CursedFeanor on Nov 18, 2005 4:24:59 GMT 3
Sonunda bir binanın önünde durur.Burası zarif sütunları olan fazla gösterişten kaçınılmış bir tapınaktır.Tapınaktan hiç ses gelmemektedir.İçeri girer ve duasını etmeye başlar.Burası keder, acı,yas ve ağlamanın tanrısı Nienna için inşa edilmiştir.Sonsuz gözyaşı döken Noldor burayı inşa etmiştir.Feanor bir sebepten Nienna'ya kırgın olsa da daha sonra gözyaşlarıyla yanlarında olan Nienna'ya karşı büyük bir sevgi duymaktadır ve Valar içinde affettiği nadir tanrılardandır Nienna.Beraber oturup konuştukları anı hatırlar.Gözyaşı ve ak ağaç adlı hikayede anlatıldığı gibi konuşmuşlardır.Bir paladinin duasını yapar CursedFeanor."Bana dayanma gücü ver Nienna,bizim için ağla ve Dünya o gözyaşlarında yaşasın.Öyle ki ben de tekrar sevdiğimi dünyada görebileyim.Bizim için ağla Nienna kayıp olan duygularımızı canlandır ki hissedebilelim.Savaşta ölenler için ağla Nienna ki acıları biraz olsun hafiflesin ardında kalanlar ve onlar için.Bana dayanma gücü ver ki sevdiğimi birkere daha görebileyim"Sanki bir yanıt gelecekmiş ona cevap verilecekmiş gibi dakikalarca orada bekler.Ve ağlama seslerini duyar.Bu onun için yeterlidir.Orman yaşayacaktır,umutları sona ermemiştir ve çok geç değildir.Tapınaktan çıktığında Nienna'ın heykelini selamlar ve kendinden daha emin bir biçimde ormanda gezintiye devam eder.Savaştan uzak ve sevdiğini görebileceğine dair umutları ile.Çünkü umut etmek yaşamaktır,umudu onu ayakta tutacaktır.Bir adamı sevgi ve umut nasıl ayakta tutmaktadır şimdi daha iyi anlamaktadır.Şimdi Nienna'nın göz yaşları boşuna akmamaktadır,elfler salonlarda dans etmekte,kimisi umudunu kazanmakta ve hayat sürmektedir.......
Hayattan birisi ile karşılaşmıştır.Arien, çok iyi bir dostu ve saygıdeğer elf ladysi.İlk defa Nargothrond’ta tanışma şansını elde ettiği bu elf lady’sinin büyü konusunda yetenekleri pek çok kişiyi şaşırtmış kısa zamanda önemli görevler üstlenmiştir.İşte o gece onu görmüştür Feanor.Aralarında geçen kısa konuşma;
Buradan gelip geçenlere CursedFeanor ardınıza bakmadan hangi topraklara gidiyorsunuz.Yeşil orman bir mesaj için tüm gün bekleyecek mi?Peki sesizlik bazen güzel ama yinede arasıra konuşmak lazım.
Arién Sesi duyan elfin yüzünde mutlulukla karışık bir hüznün hakim olduğu belli belirsiz bir gülümseme dolaştı.. Çok zaman önce sonsuza kadar kaybolduğunu sandığı Feanor'un sesiydi bu... Korsanlarla yapılan savaşta gözlerinin ışığının sonsuza kadar söndüğünü duymuştu...
CursedFeanor Sesini duyurabiliyordu onu duyan birileri vardı ormanda dolaşan birileri vardı,ama hala ateşten bir varlıktı tam olarak bir fani değildi karşısındaki kişiyi ürkütmek istemiyordu, birçok defa ortaya çıktığında böyle olmuştu. Yine de konuşabildiği kişiler de olmuştu örneğin lady fairy, sınır muhafızları şimdi ise Lady Arien ormanda onu dinliyordu ona görünmeye karar verdi. Ve konuştu."Mandos'un salonları bana göre değildi lady'im. Tam olarak iki dünya arasında sıkıştım. Ve ormanda bir gezintiye çıktığım son günlerde hislerimin geri gelmeye başladığını anladım. Sanırım bu bir tür yaşam ama emin değilim. Kütüphanede bir araştırma yapmak lazım ama böyle bir şey daha önceden duyulmuş mudur ki?" bunları söylerken Arien'in yanında yürümektedir.Arien büyü ve doğa üstü olaylara alışık olduğundan çabuk adapte olmuştur....
Arién Arién karşısında beliren Feanor... nasıl tanımlaması gerektiğini bilmiyordu gölgesi, ruhu, yada benliğinin özüyle karşısındaydı.. Arién yanaklarından aşağı yuvarlanan gözyaşlarını durdurmaya çalışmadı ve sadece sessizce yanında yürüyen Feanor'un anlattıklarını dinledi.. Adamın sözleri bittiğinde yüzünde ki keder yok olmuş yerinde mutlu bir ifade vardı "Mutlaka bir yolu olmalı.. Bulacağımıza eminim" diyordu.
CursedFeanor " Zamana ihtiyaç var. Bu arada sonsuza kadar böyle de kalabilirim. Siz yine de araştırın ama sadece kendinizi geliştiriyormuş gibi düşünün daha önce böyle hisseden birileri oldu mu dünyalar arasında sıkışan birileri. Bilemiyorum. Ancak emin olduğum Yeşil Orman ve sevdiğim kişilere bağlılığım beni bu sınırda tutuyor. Araştırın dostum ve gözyaşlarınız umudum olacaktır." diyerek hissettiklerini anlamasını sağlar ve kütüphaneye varırlar....
|
|
|
Post by CursedFeanor on Nov 25, 2005 0:06:27 GMT 3
CursedFeanor Arien’den burada ayrılır gizli bölgelere giriş için bilgelerin izni gerektiğini hatırlar.Aslında Arien’in bu izni alabileceğini düşünmektedir ama bekleyemez.Ayrılırken ona seslenir Feanor.Eğer izni alırsanız beni kütüphanenin derinliklerinde bulun.Bu arada bilgelerle izni vermeleri için bir konuşma yapmayı ihmal etmez.Arien kadim büyülerin bulunduğu bölümlere girebilecektir.Tabii isterse bu büyüler insanı çıldırtabilecek kadar güçlü büyülerdir.Birçok eski bilgenin kitapları buralarda saklanmaktadır ve bu okyanusta kaybolmaya benzemektedir.Nice bilge bu dehlizlerde kaybolmuş,kimisi çıldırmıştır.Ve karanlık büyücülerden Morgothhh bile bu dehlizlerde dolaşmakta ve aradığını bulamamaktadır.Feanor’un sesi yankılanır sessiz koridorlarda “benim için riske girmeye değer mi,sizden bunu nasıl isterim ben araştırıyorum siz güvenli bölgede kalabilirsiniz tercih sadece sizin” ve şimdi bilgelerle Arien baş başa kalmıştır.Kararı sadece kendisi verecektir…
Daha önce geçtiği gizli kapıyı kullanır CursedFeanor.Şimdi geniş bir salondadır Burada zaman geçirdiğini hatırlar, dehlizlere inen merdivenlere göz atar.Karanlık onun için sorun değildir zaten ateşten bir varlıktır.Daha fani olmamıştır.Elini kaldırır ve alevin çıkardığına benzer bir ışık oluşur.Salonda ilerler burada raflar dolusu kitap vardır.Kendini bu kütüphaneye adayanlar bu salonda yüzyıllardır yazmıştır ve dışardan toplanan kitap sayısı hiç de az değildir.Ama burası dehlizlerin sadece girişidir.Yazı yazmak için ayrılmış masaların üstünde bitmemiş çalışmalar vardır.Bunlardan birisi şans eseri dikkatini çeker Feanor’un.Gümüş rengindeki süslemeleri olan sayfaya bakar ve gördüklerine inanamaz Ve paladin’in Nienna’ya yaptığı dua yazılmıştır bile.Bir damla gözyaşı sayfanın üstünde dikkat çekmektedir.”Demek beni duyan birileri hala var” diye düşüncesini seslendirir Feanor.Kitabın yanından uzaklaşır önceden beri görmekten hoşlandığı bir köşesine varır salonun burada paladinlere ait zırhlar sergilenmektedir.Onlar da bu salonda yazılar yazmıştır.Ve nesiller boyu biriken bu yazılar Zırhların yanında bulunmaktadır.Bu salon tam bir birikim ve çaba sonucu oluşturulmuştur.Peki ya dehlizler? Feanor merdivenlerin yanındadır şimdi bir alt kata iner şimdi yukarıdakinden büyük bir salon vardır.Bu kısımlara daha önce inmemiştir ve karanlığın koyulaştığını hissetmektedir Bu salon bir merkez gibidir etrafında birçok koridor vardır ve yukarı aşağa giden merdivenlerle sarılmış gibidir.Boş, soğuk bir yerdir.Feanor yıldızları düşünmektedir şimdi burada olmalarını o kadar çok istemektedir ki.Ve bir koridoru seçer kitaplara açılan yollardan sadece biridir bu ve Ormanda bir gezintidedir elfler……
|
|
|
Post by CursedFeanor on Nov 28, 2005 0:58:11 GMT 3
Koridor sonsuz uzunlukta gibidir. Tıpkı sonsuz bir yolculuğa çıkıp ve neyin geleceğini bilememek gibi.Koridor dardır,açılacağı yer belirsizdir.İşte böyle sürüklenir bilinmeyende elf.Mandos'un Salonları buraya göre bilinen bir yer olmalıdır.Ama orada olmayacaktır Feanor,kararlıdır.Sevdiği ile tekrar bir araya gelecektir.Boyutlar,zaman ve karanlık hiçbiri engel olamayacaktır buna.Çünkü bu elf yeterince görmüştür dünyayı.Artık nefretle baş etmenin yolu bellidir.Saygı ve sevgiyi yüceltmelidir.Koridor sonsuz gibidir.Acaba burayı inşa edenlerin bir bildiği mi vardır.İşte o koridorları geçenlere bir şeyler mi anlatmaktadırlar.Koridor dardır zorluk doludur yaşam gibi.Ve koridor yaşamı tekrar anlatmaktadır içinde ilerleyen varlıklara.Cursed şimdi daha iyi görmektedir yaşamın değerini.Ayakta kalıp savaşmanın değerini daha iyi anlamaktadır.Sevdikleri hep aklındadır.Onların uğruna verdiği savaşın haklılığını görmektedir ve koridor karanlıktır her adımda bir parçası aydınlanmaktadır tıpkı bilgeliğe giden bir öğretidir.İşte o anda gerisine bakar Feanor koridor sonsuzluktur geçmiş, gelecek anlatılmadığı sürece karanlıktır.Anlatılmayan bir koridorda ilerleyip arkasında geçmişi bırakmak ve geleceği görmek için devam etmektir,bu yolculuk.Ve koridorun sonu yeniden yaşamaktır...
Nihayet bir sonuca varır Feanor geldiği yer dikdörtgen bir avlunun yüksek katlardaki balkonlarından biridir.Avlunun merkezinde kadim,dev bir ağaç yükselmektedir.Merdivenler ve yine merdivenler sonu ve başlangıcı belli olmayan merdivenler.Balkonda yürümeye devam eder Feanor ve kitapların bulunduğu odalar görünmeye başlar.Odaların kapıları balkona açılmaktadır ve gelenleri davet etmektedir.Bir odaya girer Meşaleye dokunmasıyla odanın zevkli döşenmiş bir yer olduğunu görür.Burada hangi bilgeler zaman geçirmişti kimbilir.Aslında burada ne işi olduğunu unutmak üzeredir hele o koridordan sonra.Kitapların isimlerine bakmaya başlar.Bir süre orada oyalanır Sonra diğer odaları gezmeye devam eder.Doğa ile ilgili doğaüstü ile ilgili kitaplar büyücülük,savaş sanatı.Hatta aşk ile ilgili herşey vardır ve tasnif edilmemiştir bunlar.İşte çıldırma imkanı diye içinden geçirir.Kimbilir belki bunları tasnif etmek için kadim bir büyü vardır ama şimdiye kadar kimse kullanmamıştır.Aklında sorular uçuşmaktadır ve balkonda yürümeye devam eder,karşı tarafa bir köprü vardır.Karşıya geçerken bir ışık görür hemen alt katta.Merdivenleri kullanır ve sessizce ışığa yönelir."Hayır hayır artık bu karmaşayı çözemeyeceğim!" duyduğu sözler bunlardır.Ve ışığın geldiği odaya vardığında beyaz saçlı oldukça yaşlı bir adam ile karşılaşır.Adam Onu gördüğünde "hayır,çözemiyorum yardım et" der Feanor "Neyi çözemiyorsun ey bilge " Karşılık olarak "Hayatın kaynağını,nedir bizleri hayatta tutan çözemiyorum.Ama siz Kral CursedFeanor demek Mandos'un salonlarında değilsiniz" Feanor: "Evet benim bu hayatla ilgili bir sorunum olduğu kesin.Ama sanırım kaynağı hakkında bir iki şey söyleyebilirim.O dar koridordan geçerken artık iyice emin oldum.Bizi hayata bağlayan sevdiklerimizdir,kaynağı sevgiden gelmektedir ve Saygı onu taçlandırmaktadır.Ben ölmüş olmama rağmen mücadelemi sürdürüyorum,koridordaki yolculuk bana bunu anlattı" Bilge: "Evet tabii ya nasıl unuttum sevgi,ölüme bile karşı çıkar.Saygı ise çalışmaktan geçer çabadan.İşte şu kitapta yazıyordu sanırım.Delicesine çalışmak." Feanor:"Sanırım benim buradaki işim bitti bilge adam o koridordan geçmek bana yetti tekrar yaşayacaksam bu sevgi ve saygının sayesinde olacak.Bu dünyaya karşı sevgi ve bu dünya için çalışmak.Sevdiklerin için çalışmak.Ve şimdi seni yalnız bırakıyorum...".Bilge ve Feanor selamlaşırlar.Artık geri dönme vakti gelmiştir Feanor için.Tekrar üst kata çıkar.O dar koridordan büyük salona ve üstteki ilk salona ve son olarak gizli geçitten Kütüphane'nin bilinen bölümlerine.Devamlı gittiği bir salona tekrar gider.Burada yazmayı ve okumayı hep sevmiştir.Pencereden duyulan şarkılar,duvarlardaki tablolar,sıcak şömineler ve yine okumaktadır sanki hiçbir şey olmamışçasına hayata dönmeye çalışmaktadır,çabalamaktadır,ummaktadır........
|
|
|
Post by CursedFeanor on Nov 28, 2005 3:02:32 GMT 3
Eski günlüğe bakar şöyle bir.ne maceralar geçmiştir.yaşam ne kadar çok olayla üstüne gelmiştir.güzel yanlarını hatırlar şimdi,yüzünde bir gülümseme oluşur.Ve bu geceyi düşünür gülümseme büyür.Sevdiğinin sözleri aklına gelir;"Yıldızlara bak sevgilim ne zaman beni özlersen,unutma ben de onlara bakıyor olacağım." günlüğü masaya bırakır pencereye yaklaşır ve yıldızlara bakar.Şimdi dostlarını ve sevdiğini hissedebilmektedir.Yeşil ormanı hissetmektedir.Ve kendi kendine konuşmaktadır sevdiğinin de öyle yaptığını umarak."Daima seninle olacağım,evet seni kollarımın arasında istiyorum,sıkıca sarılmak sonsuzlukta beraber olmak istiyorum ve unutma sevgilim seni seviyorum" .Sonra birden kendine gelir kollarını boşluğa uzattığının farkına varır.Salon bomboştur.Birden dışardan şarkı sesi duyulur,onu yıllar öncesine götürür bu şarkı.Yine bu Kütüphane'de aynı şarkıyı dinlemiştir.Durgunlaşır ellerini yavaşça indirir ve şarkıyı dinler,yıldızlar gerçekten çok yakındır."Biliyorum" der. Şarkı tüm tasaları yok edecek kadar güzeldir.Sanki ilk gençlik yıllarındadır Feanor.Gözlerini kapatır derin bir nefes alır ve hissetmektedir Yeşil ormanın kokusunu.Ne yaparsa yapsın tekrar fani duyguları hissedemeyeceğinden korkuyordu ama bu gece tekrar hissedebilmişti.Kendi başınaydı,yalnızdı ama yeşil orman oradaydı ve yaşıyor gibiydi.Gözlerini açtı başka bir şarkı söyleniyordu şimdi.Masasına yöneldi okumaya devam etti.Düşüncelerine birisi girmeye çalıştı bu sefer evet bu hikaye anlatıcıydı,"sakın Xanth'ın kampı'ndaki kılıca yaklaşmayın" diyordu.Feanor gülerek "Biliyorum büyücü,çok uzun yaşa" diyerek günlüğü bir süre daha okudu.Sonra şöminelerden birinin yanındaki koltuğa geçti ateşi canlandırdı,ihtiyacı olmadığı halde.Ancak alevleri izlemek istiyordu geçmişi tekrar gözden geçirmek adına.Bazı gördükleri hoşuna gitmiyor olsa bile yaşanmıştı.Bu büyük bir hesaplaşmaydı bu ormanda bir gezintiydi............
|
|