|
Post by WENTHORN on Feb 8, 2006 20:56:15 GMT 3
Her yeni bir memlekete gidişinde içini kaplayan o sızı başladı yine. Kentin boş sokakları terkedilmişlik havasını ciğerlerine dolduruyordu tıka basa. Halbuki burası terkedilmiş bir yer değildi, boştu çünkü henüz ahalisi gelip yerleşmemişti. Bir ülkeyi vatan yapan şüphesiz oradaki halktı da. Thornion'un kalabalık pazarlarını, merkez sokaklarını düşündü, yıllardır girememişti kentin kapılarından içeri. Sürgün hayatı boyunce babası onu çağırdığında bile sadece kentin duvarlarının hemen dışında kurulmuş olan kasabavari yerde bir handa kalıyordu. Hancı geç saatte gelip uyandırılıp suratını ekşitip ona bakarken şüphesiz karşısındakinin Thornion Prensi Wenthorn olduğunu bilmiyordu. Onu çok az kişi dışında herkes Cecowen adında bir gezgin olarak tanırdı.
|
|
|
Post by WENTHORN on Mar 2, 2007 10:26:03 GMT 3
Derinden gelen cücelerin müziğine benzer bir melodi ile uyandığında güneş çoktan gökyüzünün ilk çeyreğini geçmiş olmalıydı. Bunun doğru olup olmadığını görmek için pencerenin kenarına gittiğinde kendi evinde olmadığını anlaması uzun sürmedi. Burası her nekadar Yeşil Ormanın tıpkısı olsa da ortada halk yoktu. Ama zaten Yeşil Ormanda yoktu artık sürgün hayatında sürgün üstüne sürgün yaşıyordu. Bir dosta rastlamak umuduyla hana inmeye karar verdi.
|
|
|
Post by CursedFeanor on Mar 2, 2007 20:05:47 GMT 3
"Hayır Morgoth,hayır vazgeçmek yok.Gerçek dostluk kazanacak ve yıllarca unutulmayacak" diyerek Yeşil Ormanın boş salonlarını geziyordu Feanor.Tüm gece gezmişti bu topraklarda,taki müzik sesini duyana kadar,ona demir dağları anımsatan müziği.Müziği izlemeye karar verdi.Bu bir ümitdi içinde bir ısınma hissetti,gecenin soğugu tüm vücudundan yavaşça çekildi ve müziği aradaı ama yeri devamlı değişiyor gibiydi.Güneş çoktan yükselmişti,şehir merkezinde öylece bekledi,bekledi,ruhlar için dostlar için bir müzikti bu,kendi ekseni etrafında döndü ve uzaklarda birini görür gibi oldu.Bekledi,bekledi........
Not bu satırları yazarken dinlediğim müzik Ennio Morricone'in L'estasi Dell'oro (The Ecstasy Of Gold) isimli parçası iyi kötü,çirkinde Tuco'nun Sad Hill mezarlığını bulup çılgınlar gibi koştuğu,baş döndüren müzik eşliğinde merkezin etrafını turladığı sahne...
|
|
|
Post by WENTHORN on Mar 3, 2007 10:53:31 GMT 3
Bütün günü sokağı gören bir pencerenin önünde kah kitap okuyup kah sokağı inceleyerek geçirdi. Bir ara tanıdık bir duygu sardı içini ama ıssız bir şehrin ıssız hanındaydı. Feanor'un gelmesini beklemek gerek burada rastlayacağım tek canlı o dur belki de diye düşündü. Demekki Babasının onu Thornion'a (tabiiki sadece kapısına kadar) çağırmasından daha kötü şeylerde vardı.. Yeşil Orman çok uzaklardaydı ve Cecowen kendisini kavanozda gibi hissediyordu...
|
|
|
Post by CursedFeanor on Mar 3, 2007 20:41:28 GMT 3
"Feanor,Feanor,Feanor......." yumuşak bir ses ona sesleniyordu.Bu onun sesiydi.Karşılık verdi önce kısık sesle sonunda bir çığlığı andırırcasına yüksek ve uzun "Elenhaira,Elenhaira,Elanhairaa.......Eleeenhairaaa,ELEEENHAAİRAAAA..." Sonra o noktada ne kadar uzun süredir beklediğinin farkına vardı.Uzaklarda gördüğü kişi kaybolmuş.Akşam vaktine gelmişlerdi bile.Ve yıldızlardan birini gördü gökyüzünde."Feanor neredesin,niye bıraktın bizleri?" Feanor çılgına dönmüştü,bu korkunç bir duyguydu yıllar sonra tam buluşmuşken tekrar birbirlerini arıyorlardı.Üçüncü yaşam bir sürgün mü olacaktı."Hayır Elenhaira,aşkım hep benimle olacaksın,ne kadar uzak olsan da yine gözlerimi kamaştıracaksın.Bu benim tercihim değil,Neler olduğunu bilmiyorum,ama seni ve dostlarımı mutlaka bulacağım.".Sonra sesler bir anda kesilir.O tek yıldız diğerlerinin arasına karışır.Feanor kendi kendine devam eder kısık bir sesle "Bilmiyorum,bilmiyorum,mutlaka bulacağım,bilmiyorum..." yürümeye başlar günün ilk saatlerinde uzaklarda gördüğü kişiyi aramaya gider.Kaybolduğu tarafta birkaç salonu gezer bomboştur salonlar.Ama birden salonlardan birinin uzun geniş pencerelerinden zayıf bir ışık gözüne çarpar.Hemen balkona çıkar ve "Buradayım.Buradayım" diye bağırır.Işık oldukça uzaktan handan yayılmaktadır.Cevap gelmez ama Feanor çoktan hana doğru koşmaya başlamıştır bile.... Kapıda bir süre soluklanır.Acaba bu ışık iyilik mi getirecektir.Kılıcını hazırda tutmaya karar verir.Yarısına kadar açık olan kapıyı usulca iter.Gıcırtı terk edilmişliği hatırlatır.Ve yanan şömine ışığının yansımasında gizemli biri oturmaktadır.Daha yaklaşır ve onu tanır Feanor "Gözlerime inanamıyorum prens Wenthorn,Yeşil Ormanın büyük savaşçısı,dostum demek yalnız değilmişim.." Cecowen Feanor'u bekler gibi davranıyordu.Elini sıktı ve eski dostlardan sadece ikisi biraraya gelmişti.Ama bu topraklarda ne yapacaklardı kim duyacaktı seslerini.Feanor da ne yapacağını bilmiyor gibiydi "Sadece eski günlerin hatrına ve olacaksa yeni günlerin umudu adına sesimi duymuş olmalısın dostum.Keşke herkese ulaşabilseydim keşke her yerde ışıklar yansaydı." garip duygular içinde elini bıraktı ve sözcükler için bekledi.......
|
|
|
Post by WENTHORN on Mar 5, 2007 10:14:03 GMT 3
Wenthorn Feanor'u gördüğüne gerçekten çok sevinmişti, uzun zamandır görüştüğü tek dostuydu o. ''Yeşil Ormanı görmüş gibi oldum seni görünce. Aylardır kimseyi görmedim. gönderdiğin haberi güneyde bir handa aldım ışık eskisi gibi kolay yayılmıyor çünkü onu görmek isteyenler çok azaldı." Bir an durakladı aklına Fairy gelmişti kimbilir neredeydi şimdi. pencereden baktı, ileride oynayan bir kaç minik elfi izledi Feanor'a döndü ve "Ne gariptir ki her zaman bi ümit var." dedi.
|
|
|
Post by CursedFeanor on Mar 5, 2007 20:30:50 GMT 3
"Yeşil Orman dedin dostum,beni tekrar geçmişe gönderdin.Havasını,suyunu,dostlarımı ne kadar özlediğimi bilirsin.Çünkü sen de böyle hissediyorsun.Ümit dedin ya cecowen,şu anda yaşıyorum,üçüncü yaşam,yalnızlığı yaşıyorum,yaşıyoruz,belki bir gün bu sürgün biter diye ümit ediyorum.İşte bu handa bir bira içmeliyiz,ne yapacağımı bilmiyorum ama yalnızlığımızı ümitlerimizle birleştirip bir yolunu bulacağız kadim dostum." Cursed bunları söylerken hancı da dinliyor olmalı ki biraları getirir."Lordlarım bu dünyada kalan herkes ümit ediyor eski günleri özlüyor,hatta kavgalı olduğum insanları bile arıyor gibiyim." yanlarından ayrılırken "İnanamıyorum,patavatsız müşterileri bile aradığım oluyor şimdi,inanamıyorum,inanamıyorum..." diye söylenir.Cursed kahkayı basar."Haha haaha evet herşeyi ile Yeşil Ormanı geri istiyoruz" ve "Yalnızlık ve ümide" der.
|
|
|
Post by WENTHORN on Mar 6, 2007 15:43:41 GMT 3
Kahkahalar.... uzun süredir ilk kez... fakat biraz sonra ikisi de durgunlaştı.... "Peki ama Feanor nerede bu insanlar Elfler? Bir kısmının Kuyut Ormanda olduğunu biliyorum fakat diğerleri nerede? Hatta bu kentin kurucusu Lady Eraille nerede?" diye sordu Cecowen oturduğu yerde omuzlarını d**erek. Gözünün önüne sonlarını gördüğü Yeşil Orman geldi yeniden; Tepedeki evi Ateş, Nehir, ağaçlar altında sabahlara kadar eğlenceler sohbetler,.....
|
|
|
Post by CursedFeanor on Mar 6, 2007 20:35:15 GMT 3
"Bu işin içinde büyü olabilir dostum.Cecowen bu şehri ve dünyayı yaratan lady-eraille'dan bahsettin,bence o da tam bu yüzden burayı kurmuş olmalı.Ya da ben öyle hissediyorum.Ne yazıkki şimdilik kimseye ulaşmak mümkün değil gibi.Belki lady-eraille'ın kendisi bile ulaşamıyor bu topraklara bilemiyorum.Işıklar tekrar yanacak mı?Kuyutorman'a giden yol açık gibi,birkaç dostum var orada,Ama Yeşil Orman beni,bizleri nasıl da içine çekiyor.Bu garip dünyada yalnızız dostum.Keşke,keşke sesimizi duyanlar kahkahalar atarak şu kapıdan girse ve biz hala varız dese..." Şimdi hüzün her yanı sarmış gibiydi sert rüzgarın sesi duyuldu.Şöminedeki ateşin çıtırtıları duyuldu.Handaki ışıklar titredi,tıpkı bu yalnız insanların yürekleri gibi......
|
|
|
Post by WENTHORN on Mar 8, 2007 16:31:49 GMT 3
Bir süre boşalmış maşrapalarına baktı Cecowen. Dışarıda rüzgar şiddetini arttırıyor gibiydi, hancı kapıyı kapatmak için hop hop kapıya koştu. kapının son aralığında dışarıda hayal mayal tanıdık bir yüz gördüğünü sandı koştu hancıyı kenara itip kapıyı açtı fakat oradan oraya sürüklenen çalılardan ve uçuşan bir kumaş parçasından başka bir şey yoktu. Feanor da şaşırmış dönmüş ona bakıyordu. - Sandım ki.. ben... boşver dedi. Devrilen sandalyesini kaldırıp oturdu, olanlara anlam veremeyen hancıya maşrapaları gösterip sırıttı. -Nasıl olsa oturup içmekten başka bir şey yapamıyoruz....
|
|
|
Post by CursedFeanor on Mar 9, 2007 2:21:13 GMT 3
Hancı cecowenin bakışlarını takip etmiş olacak ki maşrapaları alıp tekrar doldurmaya başlar.Bu arada Feanor "evet bunu sürdürmemiz mümkün değil.Tanrılar bize nasıl bir oyun oynuyor şimdilik bilmiyorum.Şimdi son biramı içeceğim ve rüzgarda haykıracağım.Neredesiniz ey elfler,dostlar diyeceğim.Biliyorum beni duyanlar olacak.İçlerinde bir kırıntı duygu varsa duyacaklar ve cevap verecekler"diye söze devam eder.Biralar içilir."Wenthorn bak kapıyı açıyorum.İşte rüzgar ruhlarımıza dokunuyor.Ve haykırıyorum,Haydi dünyamızı kuralım yeniden dostlar!! ve şarkımı söyleyeceğim,bekleyeceğim" sonra hancı Feanor'un yanına gelir sanki teselli etmek istercesine "Lordum,kralım yüreklerinde hissedecekler ve size cevap vereceklerdir.Gelin oturun" ve kapı tekrar kapatılır."Prens Wenthorn duyacaklar,duymalılar"diye sorar Feanor,sonra düzeltir "Biz yalnızız,yalnız.." sonra dostuna gülümseyerek "iyi geceler soylu dostum,duymalılar,duymalılar...." Wenthorn'un dilinden "iyi geceler dostum" diye kısa bir dilek duyulur.Feanor bu sırada uyumak üzere hanın üst katındaki odalardan birine hancının eşliğinde çıkar.Ve uyku...Alt katta masanın başında Wenthorn tek başınaydı şimdi.Dışarda dev gibi bir dünya vardı.Yaşanması gereken bir sürgün,unutulmuş yada hiç bilinmemiş olan birçok diyar...
|
|
|
Post by WENTHORN on Mar 9, 2007 20:17:50 GMT 3
Cecowen bir süre daha oturduktan sonra hanın kapısından dışarı çıktı. Feanor'un az önceki seslenişine cevap bekler gibi rüzgarlı hava yı dinledi. Bir kedi miyavladı uzakta bir puhu kuşu öttü başka sadece kadim ağaçların sesleri. Bir süre taş döşeli ıssız sokaklarda dolaştı karanlık pencerelerde tanıdık yüzler aradı. Meydandaki havuzlu çeşmeye gelince yolunu ormana çevirdi. Rüzgarın daha da soğuklaştırdığı havadan korunmak için pelerinine sarılıp kukuletasını örttü. Saatlerce boş boş dolanıp nehir kenarında son bulan 'hiç'i arayışı sonuçsuz kalmış gibi hana döndü odasına çıkıp derin fakat bir okadarda huzursuz bir uykuya yattı...
|
|
|
Post by CursedFeanor on Mar 10, 2007 4:42:52 GMT 3
Ve rüyalar,rüyalar.Karmaşık duyguların yarattığı o rüyalar.....
rp dışı :selam olsun cecowen'e gösterdiği çaba için selam olsun.
|
|
|
Post by WENTHORN on Mar 10, 2007 19:35:47 GMT 3
rp dışı :Sana da selam olsun Feanor umarım birileri bizi görür. Işık seninle olsun.
|
|
|
Post by CursedFeanor on Mar 11, 2007 21:42:54 GMT 3
Hancı geceyi geçirmek için gelebilecek yolcuları bekliyordu.Odalar ikisi dışında boştu."Hala burada niye oyalanıyorum bilmiyorum" dedi kullanılmış tek masanın üstündekileri toplarken."Acaba bizim burada diğerlerinin başka yerlerde olmasının ne gibi bir sebebi olabilir.Kimbilir,şimdi birisi gelse de düşünmeyi biraz ertelesem." pencereden dışarı bakar şehirde yanan bir ışık göremez."Tanrıların oyunu" diyerek bir sandalye çeker ve pencerenin başında bir ışık bekleyerek oturur......
|
|