|
Post by WENTHORN on Mar 12, 2007 20:24:44 GMT 3
Sabah hatta öğlene doğru uyanıp isteksizce aşağıya indi burnuna kahve, omlet ve yeni pişmiş ekmek kokusu geliyordu biraz da tarçın ama kekleri görünceye kadar tarçın kokusunun nereden geldiğini anlayamadı. Feanor ortalıkta görünmüyordu ama hancının elinde boş bir fincanla kahvaltı için kurulu bir masadan dönüyor olmasından yeni çıkmış olabileceğini tahmin edip sormadı. Kahvaltı masasına kurulup çevresine bakındı ve neşeli bir ifade, coşkulu bir sesle "herkese benden kahvaltı" diye bağırdı. Hancı arkadan bi yerden çıkıp koşturdu, şaşkın şaşkın bakınıp kafasını kaşıyarak tekrar geri döndü, getirmeye gittiği kahve için tekrar gözden kayboldu..... Şimdi Cecowenin yüzünde acı bir tebessüm vardı ve gözlerinde de tomurcuk tomurcuk bu acının meyvesi.... Kahveyi beklemeden handan çıkıp ormana doğru yola koyuldu......
|
|
|
Post by CursedFeanor on Mar 13, 2007 6:41:38 GMT 3
Sabah erkenden kalkmıştı Feanor,dün geceden hatırladığı dostuyla biraları devirmeleriydi.Alt katta hancı tüm geceyi bekliyerek geçirmişti.Gelen olmamıştı yine de ancak kahvaltı servisi için hazırdı.Feanor kahvesini de bitirdikten sonra birinin onu çağırdığını duyar gibi olmuştu."Nienna sesimi duydu mu yine,olabilir mi?" diye kendi kendine soruyordu.Ve hancıya dönerek "Şimdi ayrılıyorum ama nereye gittiğimi bilmiyorum." ve sanki birini takip eder gibi bir çağrıyı dinleyen biri gibi şehir merkezinde dolaşmaya başladı,O kadar umutsuz durumlar geçirmişti şimdi yıkılmayacaktı.Sonsuzluk evet Elenhaira ve onun için daha yaşanması gerekenler vardı."Özlem"i kağıda dökmüştü ama o anda unuttuğu dostları olacağından kendine de kızmıştı.Ve o ses "Feanor,Feanor...Dostların,Elenhaira ve senin için umudu yaşat" diyerek yüzüne dokunan o ses,rüzgar gibi."Evet Nienna dert ortağım,tanrıların en şefkatlisi onlar için varım üçüncü yaşamımda" Vala(Nienna):"Evet Feanor onlar da senin için varlar" Feanor:"Neredeler cecowen ve beni niye burada diğerlerini başka diyarlarda bıraktınız" Vala:"Sadece birbirinizi hatırladığınız zaman ulaşabileceksiniz görüntülerinize" Feanor:"Hep bir gizem hep bir çaba.Ama dedim ya onlar için varım" Vala:"Dostlar için,Feanor.Dostlarınız için..." ses yavaşça uzaklaşır yüzündeki yumuşak esinti kaybolur CursedFeanor'un.Şİmdi bir havuzun başında oturmuş mavi renkteki ulmo heykelciğinin asasından dökülen suları izlemektedir.Dökülen suların çıkardığı şırıltı dinleyeni büyüler gibidir. "Şimdi bir şarkı ne güzel olurdu"diye söylenir kendi kendine,havuzun nispeten durgun olan kısmına bakar ve yansımasını gördüğüne inanamaz.Hemen yanı başında ozan Muile vardır."Lordum müzik ve şarkılardan mı söz etti"der yansıma.Feanor birden etrafına bakınır kimse yoktur.Tekrar havuza bakar."Ama Muile,hayal mi görüyorum." "Belki de lordum,şimdi kralım için Greensleeves..." mandolinini tellerine dokunur.Şimdi büyü bir kat daha artmıştır.Feanor söylenir "Kırlarda ona çiçekten taç yapacağım ve onu bekleyeceğim.Elenhaira senin için yaşayacağım..."
|
|
|
Post by WENTHORN on Mar 16, 2007 19:04:46 GMT 3
Ormanda nehir kenarında iki gün geçirmek iyi gelmişti ruhuna. Rastladığı bir kaç Elfden aldığı haberlere göre,hemen hemen her Elf diyarı terkediliyordu. Direnen birkaç sağlam kale olsa da Ortadünya hiç böyle bir yıkım görmemişti. Hana döndüğünde Akşam yemeği hazır faka Feanor ortalıkta yoktu. Harika yemekten tad almadan yedi ve kanatları açık pencerenin önüne geçip batan güneşin kızıl ışıklarla yıkadığı kentin evlerini seyretti.
|
|
|
Post by CursedFeanor on Mar 17, 2007 16:02:45 GMT 3
Kaç gün veya kaç saattir orada olduğunu bilmiyordu CursedFeanor.Sadece büyülü bir havuzun kenarında oturmuş en sevdiği ozandan şarkılar dinliyordu."Muile eğer senin büyülü müziğin buraya ulaşıyorsa hala bir umut var olmalı öyle değil mi?" Muile yanıtlar:"Lordum,müziğim ile size eşlik etmekten çok mutluyum,elbette bu müziği duyan başkaları da var." Feanor:"Yoksa Lady Nerdanel ve torunum Muriel gibi mi?",Muile:"Şimdilik Lady Nerdanel desem..." CursedFeanor:"Beni mutlu edersin" Muile:"O zaman ardı ardına çalacağım,notaları takip ediniz saygıdeğer dinleyenlerim...A Chantar Mer (Angels of Venice/Carol Tatum)..." ozan muile mandolinine dokunur ve uzaklardan genç bir kızın şarkı sözleri duyulur.....Büyülüdür gerçekten de ......Dinlenir.....Sonra bir başka şarkı,yavaşça çalan flüt ve harpın sesleri." Oh, Wondrous Type! Oh, Vision(HarpSong)"...Neden sonra kahramanlık günlerini hatırlatan bir parça " Lionheart (Angels of Venice/Carol Tatum)" ve diğerleri "Why Pandora (John DeBoer).........Halls of Rivendell(Pavel Fomitchov)" genç kızın sesi bir kez daha duyulur..."Galadriel's Song (Pavel Fomitchov & Evgenia Zamc)" ve Feanor bir kez daha Yeşil Orman'dadır......
|
|
|
Post by CursedFeanor on Mar 18, 2007 0:55:20 GMT 3
"Ahh tanrılar bu nasıl bir oyun.Bizlere sürgünü niye verdiniz.Ama Yeşil orman hala yüzümdeki rüzgarda,kulağımdaki müzikte.Ve sen Elenhaira yıldızlardan birine bakarken gözlerimdesin." Kaç gündür o havuzun başındaydı.Geceleri yıldızlar ona eşlik ediyordu ve müzik asla bitmiyordu.
Ve bir gece büyü güzel oyununu oynamaya karar vermişti.Dolunayın olduğu bir gecede ay ışığı havuza vuruyordu.CursedFeanor havuza tekrar bakmıştı ve gördüğüne inanamadı bir an duraksadı.Daha önce ozan Muile'nin görüntüsü gibi bu da sadece bir yansıma olabilir miydi?
Omuzuna elini koyup kulağına hafifçe üfleyen ve gülümseyen Elenhaira'ydı.Ve onu hissetti CursedFeanor.Yavaşça başını kaldırdı ve omuzunun üstündeki zarif eli gördü sonra o sevdiği yüzü.Birden mandolin çalmaya başladı."Europe-Sweet Love Child".Taştan meydandaki her nokta ay ışığını yansıtıyor adeta iki ağaçtan Silpion'un çiçeklerini onlara sunuyordu.Ve yavaşça dans etmeye başladılar.Büyünün bozulmaması için tek kelime etmiyorlardı.Ve dans ettiler müzik ruhlarını okşarken.....
|
|
|
Post by CursedFeanor on Mar 21, 2007 22:28:33 GMT 3
Sonra müzik kesilir.Nerdanel Feanor'a sıkıca sarılır ve "Sevgilim,tek bildiğim yaşıyor olduğun ve burada oluşumu Nienna'ya borçluyum.Şimdi onun gözyaşları duracak ve yanından ayrılacağım." der. Sonra Feanor "Peki ya müzik en azından bu müzik ve ozan Muile, onlar?" Nerdanel:"Sadece Nienna'nın bir lütfu." diyerek geriye doğru adımlar atmaya başlar.Feanor yavaşça geri çekilmeye başlayan Nerdanel'e uzanmak ister ve kollarını uzatır."Sonsuzluk,Elenhaira,sonsuzluk.Bir yıldızda tekrar buluşacağız..." ve Nerdanel'in görüntüsü yavaşça karanlığa karışır ve şimdi sadece rüzgarın ve suyun sesi vardır koca meydanda.Feanor ne yapacağını bilemez bir halde havuzun kenarına oturur.Adeta zaman onun için donmuştur.Biri onu görse oradaki bir heykel sanacaktır......
|
|
|
Post by WENTHORN on Mar 23, 2007 14:41:43 GMT 3
.... Aylar çabuk geçiyor hızla soluyor herşey. Bir Elf olarak insanlardan bu kadar uzun yaşamak iyi birşey mi? İnsan dostlarımın bir bir öldüklerini gördüm, Evlerin eskiyip yıkıldığını, kalelerin ve hatta sistemlerin köhneyip göçtüklerini gördüm, bir fidanken gördüğüm ağaçların göklere uzanıp sonra çürüyüp devrildiklerini gördüm, krallar gördüm ve onların torunlarının kral olduğunu. Benim bile üç günlük dünya dediğim yerde insanların değerlerine sahip çıkmayıp eldekinin kıymetini bilmeden heba etmeleri ne garip.... ....Hana dönmek üzere şehrin meydanından geçiyordum Elf kulaklarım ve gözlerime rağmen O'nu farkedemedim ilk önce. Yere düşen gözyaşının pırıltısını görmüş olmalıyım. Havuzun kenarına ilişmiş duruyordu. Gidip soramadım sebebini Çünkü biliyordum!. Yolumu değiştirip arka sokaklardan hana ulaşıp odama çıktım.....
|
|
|
Post by CursedFeanor on Mar 25, 2007 14:38:10 GMT 3
Bu tanıdık dünyada dostlarından sadece cecowen vardı.Evet onu fark etmişti.Dün gece sessizce meydana yolu düşen dostuna seslenmek istemişti.Ama ya onu da kaybedersem "tüm dostlarımı bir bir kaybettiğim gibi" diye düşünmekten kendini alamamıştı.Öylece oturmayı sürdürdü.Ne yapacağını bilmemesine rağmen aklında birkaç nota kalmıştı ozan Muile'nin sesini duyar gibiydi hala "Europe,Europe..."diye tekrar ediyordu.Ne anlama geldiğini bilmese de onlar için çaldığı şarkının sahibi biri olabilirdi."Acaba Europe Yeşil Orman'a gitmiş midir?Burası ile orası arasında bir yolculuk yapmış mıdır?Acaba Europe birinin adı mıdır?Acaba...".Peki ozan Muile tekrar çalacak mıdır?Yo sadece beklemek artık yeterli gelmemektedir.Belki paralel dünyalar arasında tanrıların nasıl yolculuk ettiklerini aramalıydılar.Bir ara açık olan Orta dünya'nın kapıları neden şimdi kapalıydı.Burasını dostları ile sığınabileceği bir yer olarak düşünmemiş miydi?Peki neden onlar başka bir boyutta kalmıştı.
Birden içinde bir ateş hissetti,bir daha geri dönemeyecekleri düşüncesi içini yakmaya başladı.Tek ümidi dostlarının hatırlamasıydı belki de büyü bundan ibaretti,bu dünyayı hatırlayanlar geliş yolunu bilecekti."Ya hatırlamazlarsa,hayır hatırlamalılar..."
Sabah olmuştu.Güzel bir gündü,güneş zaman zaman hızla geçen bulutlarla kapanıyordu.Artık ayağa kalkma zamanıydı.Güçlü olmalıydı. Ve tüm o yılların ağırlığını taşırmışçasına,en ağır zırhlardan daha ağır olan yükü ile ayağa kalktı.Şimdi meydanda yalnız değildi geçen günlerde gördüğü çocuklardan birkaçı havuzun diğer tarafında toplanmış körebe olduğunu sandığı oyunlarını oynuyorlardı.Onlara bakarken yüzünde bir gülümseme oluştu,hayat devam ediyordu.Burada bile,etrafta bu çocuklar dışında birkaç elf olduğuna yemin edebilirdi.Ama nedense kendini göstermiyordu bu şehir sakinleri.Onlara seslenmeli miydi?İçlerinden kimse cevap vermeyebilirdi.
Dostlarının adlarını ansa gelirler miydi? Yok yok ağır yükü taşımalıydı.Yalnız kalabileceğini kabullenmeliydi,ta ki bir yıldızda buluşabileceklerini düşünerek ayakta kalmalıydı.Sonra Şehiri dolaşmayı düşündü,meydanları,salonları,dar sokakları,hanları,ağaç evleri,konakları,kütüphanenin birebir kopyasını,demirci dükkanları,pazar alanlarını,gölü,ağaçları,nehiri hepsini görmeyi umuyordu.Ama tekrar gülümsedi,bunları zaten biliyordu tek istediği üçüncü yaşamıydı,huzur,mutluluk ve dostlar ile çevrili olanı.Ve kendi kendine çocukların duyamayacağı ama tanrıların kaçırmayacağı sözleri söyledi."Burada yaşayacağım,ama o yıldızı benden esirgemeyin birgün orada buluşmamıza engel olmayın...",cevap yoktu tam bir belirsizlik.....
Meydandaki ağaçlardan birine dayandı ve çocukları izlemeyi sürdürdü."Europe kim olabilirdi?Acaba bir anahtar mıydı?Ya da önemi yok muydu?" Tekrar ozan Muile'nin sesini duyar gibi oldu,yoo sadece çocukların sesiydi....
Şimdi ciddi düşünüyordu ozan Muile ve lady Nerdanel’i buraya taşıyan güç sürekli olabilir miydi?Bilmiyordu,bilmiyordu,bilmiyordu………
|
|
|
Post by WENTHORN on Mar 27, 2007 9:00:53 GMT 3
....İki gündür yoktu ortalarda bir sabah erkenden çıkıp, Thornion'a gitmek üzere yola çıkmıştı. Yolunun üzerindeki Yeşil Orman kasvete boğulmuş, harabe halde, puslar içinde belirsizliğe yuvarlanan bir taş gibiydi. Ormanda ve eski kentin hanlarının, evlerinin arasından geçti. Hani o şen kahkahalı derin kahve ve athelas kokulu muhabbetleri, nehir kenarı, ağaç ateş, ateş başı eğlenceler, aşklar, savaşlar, kavgalar.... Burada yeniden doğdum ben... burada ölmeliyim belki de! Bu dünyayı dünya yapan içinde yaşayanlardı fakat artık yoklar peki ama neredeler? Neredesiniz? Tanrım!! Bir Ork bile yok!...... Boynunu büküp Ormanın doğusundan Thornion'a doğru at sürdü....
|
|
|
Post by CursedFeanor on Mar 31, 2007 17:22:00 GMT 3
Nedense o meydandan ayrılamıyordu.Sanki kaybolacaktı. Çocuklar günlerce oraya gelmeyi sürdürdü.Ama onların dışında kimse yoktu.Evet kaybolmak üzereydi CursedFeanor,tam da üçüncü hayatı yaşamak üzereyken.
Aklına torunu Muriel geldi,ne kadar da özlemişti onu.Onun evindeki sohbetleri,festivali düşündü.Şimdi kimseler adını anmıyordu Yeşil Orman'ın. Belki günler önce gördüğü dostu cecowen, ama başkası değil.
Evet ozan Muile tekrar çalacak mıydı?Sanki burada zamanın dışında gibi bekliyordu Feanor.Sanki hiç bitmeyecek bir bekleyiş gibi
"Durun,durdurun zamanı ki dostlarımı tekrar bulabileyim.Yada alın tüm zamanı sonunda onlara ulaşabileyim..."
|
|
|
Post by WENTHORN on Apr 2, 2007 18:40:23 GMT 3
Yaya olarak şehre girdiğinden Kıvılcımın'ın karşı tepelerde otlamaya gittiği belli oluyordu. Thornion'dan dönüşünde farklı birşey bulmayı bekliyordu belki de burada. Ama bir değişiklik yoktu işte, hatta; havuzun başındaki sahne bile değişmemişti Feanor'un hiç bir yere gitmediğini hatta yerinden bile kıpırdamadığını düşündürecek kadar taştan sükutu ve heykelsi duruşu tamamen aynıydı. Bu sefer boşveremedi. Yanına yöneldi O sırada haykırdı Feanor başını gökyüzüne çevirerek. Dilinden Wenthorn'un da bildiği eski Elf lehçelerinden bir dilde isyan cümleleri döküldü. Neredeyse geri dönüyordu Wenthorn ama onu yalnız bırakamadı. Yanına yaklaştı ve " Bu kaderimiz galiba Feanor! ben suçlarımın cezasını çekiyorumdur. Yada böyle düşünmek biraz daha rahatlatıyor diye böyle düşünüyorumdur. Böyle bitmemeliydi böyle olmamalıydı ama olan oldu artık ve zamanı geri almak mümkün değil. Gel hana gidelim bişeyler içelim. Yeni bir dünya keşfetmenin yollarını konuşalım." dedi. Feanor hiç birşey söylemedi ama ağır ağır yerinden kalktı, akşamın ilk gölgeleri inip Güneş Orta Dünya üzerinde birkere daha batarken iki dost hiç konuşmadan hana doğru ilerlediler.
|
|
|
Post by CursedFeanor on Apr 3, 2007 1:43:51 GMT 3
Feanor bu sefer tanrılardan bir ses alamamıştı ancak eski dostu cecowen ona seslenmişti.Önce beklemeyi düşündü ama sonra sözlerin sonundaki umudu gördü evet Wenthorn,onun içini ısıtmayı bilmişti "Yeni bir dünya keşfetmenin yollarını konuşalım" demişti. O da kalktı ve hana giderken aklından geçen uzun yıllardı.Mandosun salonlarından dönüşlerdi,yitip gidenler bir sürü dost,ama hala sürmesi gereken bir üçüncü yaşam vardı.Zaman durmuyordu ve tanrılar oyunlarını oynuyordu.Yürürlerken tek dostuna bir an duraksayarak baktı.O bir kanıttı,asla boş bir amaç uğruna harcanmamıştı bunca zaman.Belki bu iki dostu düşünecek,ve sesini duyurmak için boyutları aşacak birileri çıkacaktı.Çıkmasa bile diye geçirdi içinden biliyorum ki kalpleri hala bizimle.İşte o sıcaklığı hissetti Feanor.Heykelleşmekten kurtulmuştu ve gittikleri bir han,paylaşılacak biralar ve konuşacakları vardı.Hancının sevineceği kesindi,günlerdir kimse uğramıyor olmalıydı.
Ve Feanor hanın tabelasını görünce sessizliği bozdu."Dediklerinde haklısın Wenthorn,sadece bu bir ceza mı bilemiyorum,belki bir sınavdır,içimizi ısıtmalı dostluğu yaşatmalıyız" kapıdan içeri girerlerken dostunun omzuna dokunup ona dönmesini sağladı."Ne olursa olsun şunu unutma dostum;bugün yanıma gelip benimle kaderimi paylaştığın için ebedi dostlarımdan birisisin.Kaybolsak,ayrı düşsek bile birgün, adını mutlaka anacağım." sonra içeri girdiler hancı sesleri duymuş mutfaktan gelenleri karşılamak için aceleyle koşturmuştu."Ooo lordlarım,şeref verdiniz buyurun buyurun..." Feanor "Yıllardır birşey yememiş gibiyim," Hancı "Pirzola Lordum.." Feanor: "Ala! Ve yanında biralar " Hancı mutfağa gider, Feanor kısa süren canlı isteklerini nasıl da özlediğini belli etmiştir,ancak içten içe sorular devam etmektedir."Bu dünyaya dostlarımızı çağırmanın bir yolu olsaydı keşke cecowen,ama şimdilik biz varız kabullenemiyorum dostum,kabullenemiyorum.Burada yaşayacaksak bundan sonra onları çağırmanın bir yolunu arayacağım hep."
|
|
|
Post by WENTHORN on Apr 3, 2007 16:43:41 GMT 3
Birazdan masa yemek çeşitleriyle dolmuştu bile ve hancı hala taşıyordu bir orduya yetecek yemekleri. Cecowen pelerinini ve kılıcını çözüp yandaki iskemleye bıraktı. Lezzetlerine paha biçilemeyecek güzel yemeklerden yediler. Yemek boyunca eski günlerden konuştular; eski ve güzel günlerden... "Feanor!..." dedi Cecowen, "...Sence burada beklemeye devam etmeli miyiz yoksa...!" biran durakladı sonra devam etti: "... yoksa göçmelimiyiz tabi herzaman buraya uğramak suretiyle... mesela diyorum senin Kuyutormanda da dostların var. Benim de tanıdığım birkaç kişi var, arasıra uğruyorum ama pek Yeşil Orman tadı kokusu alamıyorum, ne dersin? orada ya da bildiğin başka biryerde Yeşil Orman ruhunu oluşturamazmıyız?." Her nekadar kendisine de zor ve imkansız gelse de, belli ki bir umut peşinde koşturmanın, durup ayağına gelmesini beklemekten daha iyi olduğunu düşünüyordu...
|
|
|
Post by CursedFeanor on Apr 4, 2007 14:46:49 GMT 3
"Dostum,aslında Yeşil Orman unutulmadığı sürece var olacak,oradaki dostluğu yaşatmaya çalışanlar var oldukça bir şekilde devam edecek efsane." bunları söyledikten sonra Kuyutormanla ilgili birkaç şey söyleme gereği duydu,"Evet cecowen Kuyutorman'da bazı dostlarımız var.Belki bir kısmını Yeşil Orman'dan beri tanıyoruz.Ben oraya gittiğimde güzel bir hava hissediyorum,lakin pekçok kişiyi özlediğimi de hatırlıyorum.Peki orada bir konuşma yapacağım ve başkalarının katılmasını bekleyeceğim.Bu arada asıl yer olarak burada kalmaya devam edeceğim,birgün bir dost gelip de kapımızı çalarsa diye.Tabii başka diyarlara gidersen Yeşil orman'dan ve buradan bahset belki birisi diğerine söyler ve böylece yayılır Yeşil Orman tekrar canlanır.Ama göçecek başka bir yer düşünmüyorum. kuyutorman'da kısa konuşmamı yapacağım bakalım ilgilenen olacakmı" Feanor yolculuk için hazırlanır,hancıya birkaç gümüş para verdikten sonra Wenthorn'a "Hemen döneceğim dostum sabaha burada olurum,dediğim gibi kısa bir konuşma olacak..." Kapıya yönelir......
|
|
|
Post by WENTHORN on Apr 4, 2007 19:24:30 GMT 3
Cecowen birşeyler söylemek istedi.. vazgeçti söylemek istediği şey burayı terketmek değildi sadece eski dostlara kavuşmak ya da yeni dostlara ulaşmak istiyordu. Yeşil Orman ne güzeldi. Geri kalan uzun ömrü boyunca belki de hiç olmayacaktı orada kendine kattığı anılar. Kendini bulduğu yeri kaybetmiş aramakla bulunamayacağını da çok iyi biliyordu aslında. Feanor handan çıkıp köşeden kaybolduğunda o da kalkıp odasının yolunu tuttu O'nun dediği gibi başka diyarlardaki dostlarına mektuplar yazmalıydı...
|
|