|
Post by CursedFeanor on Apr 11, 2007 19:30:29 GMT 3
Ozan Muile'nin mandolini Eryn Lasgalen'deki Yeşil Orman'da da duyuldu.Sonra sözlerle devam etti tıpkı Kuyutormanda söylediği şarkıyı buradakiler için de söyledi kadim ozan:
Bir an yüzyıl gibidir, bu Yeşil Orman'dan yoksun elfler için.Yüzyıl geçmek bilmez.Düşüncelerini anlatmak isterler,dost topraklarda olsalar bile,seslerini duyan pek az kişi vardır.Bir büyüdür o sesler,hala o sesleri duyabilenlere şaşar diğerleri,bir anlık yüzyılı anlayanlar azdır.
Bir elini uzatışı binlerce yıldır Yeşil Orman sevdalısının,bir elfin ömrü açıklar onu.Görebilenler o dost elini şanslı olanlardır,birşeylerin değerini bilmenin nasıl birşey olduğunu hissederler.Kendileri ve dostları için endişe duyar o elin uzanışını izleyenler."Söyle dost yıllar sonra beni hatırlayacak mısın?" derler yanıbaşında olanlara ve sorunun cevabını beklemek bir an da olsa yüzyıl gibi gelir.Oysa onlar sadece izlemektedir,belki Yeşil Ormanla bir ilgileri olmadığını düşünmektedirler. Yanılmaktadırlar. Artık onlar da kendi Yeşil Ormanları için endişe duyanlardır...
Yeşil Ormanlıların rüzgarlar eser yüzlerinde birbirlerini gördüklerinde yıllar sonra bir gezintide.Ve yüzyıllar geçer, bir esintinin verdiği hissi tadıp ağzından kelimelerin dökülmesine kadar.Ve bekler elleri dostuna uzanmış binlerce yıl,hiç aldırmaz ne olacağını bilemese de bekler.Hiç birşeyin güvencesi yoktur evet umutla bekler.....
Kaybolup gitmiş yıllar içinde unutulmuşsa işte o zaman beklediği umut da sona erer.Ancak o zaman yaralandığını tekrar hisseder.Çevresinde duvarlar örülür,kendi sağladığı taşların da dahil olduğu bir duvar,ta ki bir dost onları yıkana kadar.Eğer o duvarları örerse bir Yeşil Orman sevdalısı o duvarları yıkmak artık sizin işinizdir.O duvarın içinde bekler rüzgarı,değişmemeye çalışır,düşüncelerde yaşar,şarkılarla avunur.Ve bekler ve bekler.Ormanda bir gezintide beklediği gibi bekler,bir elini uzatıp bekler.
Not:Buraya gelip de bu müziği dinleyen herkes,umarım geçmişten birşeyler katabilmişimdir,bir esinti teşekkürler dostlar
|
|
|
Post by WENTHORN on Apr 17, 2007 9:09:42 GMT 3
Ozan Muile'in ezgileriyle handan çıkıp kıvılcımla kentin çıkışına doğru ilerledi. Hüzünlü ezgilerden başka bir müzik duymamıştı kulağı aylardır... Yine de müziğin bitmesini bekledi sonra arkasını dönüp eski yeşil ormana doğru yol aldı... Bir kaç gün sonra dönecekti...
|
|
|
Post by _Diogenes_ on May 1, 2007 12:47:07 GMT 3
Eski sınır muhafızı birden hanın içine girer... Yol boyunca kimseye rastlamamıştır, aylar olmuştu hatta seneler, uğrayamamıştı OrtaDünya'sına, uğrayamamıştı YeşilOrmanHan'ına ve şimdi bulabildiği sadece sessizlik, sadece sükunet vede yalnızlık. Kimseler uğramamıştı sanki, kimseler yaşamamıştı buralarda, bir afet, bir yokoluşa maruz kalmıştı, burası YeşilOrman değildi artık, burası o şiirlerin, melodilerin yayıldığı, eğlencenin ve savaşların bir arada yapıldığı YeşilOman hanı değildi... Diogenes Kral Feanor'u anımsadı hemen yola koyuldu yeşillikler içerisinden atını dörtnala sürdü Feanor'un hanına doğru... Bahçe kapısından içeri sokuldu yine bir sessizlik... Sohbetlerini yaptığı, çay içip karnını doyurduğu asmalı bahcenin masası yıllanmış tozları üzerinde taşır gibiydi Diogenes haykırmaya başladı.. Feanor, Lordum, Kralım, CursedFeanor.. ses gelmiyordu.. Diogenes çöktü masanın üzerine ve bekledi, biliyordu hata kendisindeydi YeşilOrman Sürgüne vurulduktan sonra uramamıştı birdaha, dostlarını aramamıştı, ama şimdi aklında eskiyi yad etmeye başlamıştı, pişmanlıkla bekliyordu....
|
|
|
Post by CursedFeanor on May 3, 2007 21:31:36 GMT 3
bir handan diğerine dolaşan ozan Muile en son Kuyutorman'daydı.Sihirli şarkısı aynı anda Yeşilorman Hanında duyulmuştu,Wenthorn'un duyabilmesini istemişti..Kuyutormanda neler mi olmuştu,Feanor fairy ile görüşmüştü,onca zaman sonra dostluk elini uzatmış ve öylece beklemişti ozan Muile mandolinini çalarken...Tüm bunlar olurken Feanor artık emindi ki eski dostlarını tekrar görüp mutlu günlerden bahsedecekler ve tekrar güzel günlere ulaşacaklardı.Komutanlarından Diogenes de hiç unutmadığı dostları arasındaydı birgün tekrar karşılaşıp konuşacaklardı.Ve ozan Muile söyledi sanki dostları biraraya getirmeye çalışır gibiydi,"sadece dost eli yıkabilirdi duvarları"......
|
|
|
Post by _Diogenes_ on May 20, 2007 12:15:36 GMT 3
...Ve Lord görünmüştü Diogenes masadan kalkıp Kral Feanor'un yanına koştu Feanor atından inerken Diogenes onu izliyordu çok uzun zaman olmuştu görüşmeyeli. Kral hiç değişmemişti asil ve saygın duruşu aynı, omuzları dik ve yapılı. birden eski günlerini anımsadı, sohbetlerini, krala olan sadakatini, kralın halkına sadakatini... Mandolin sesleri çok uzaklardan geliyordu, güzel bir tını. Atından inen CursedFeanor'a doğru başını eğdi Diogenes ve masaya doğru yöneldiler...
|
|
|
Post by CursedFeanor on May 22, 2007 23:46:38 GMT 3
Uzun yolculuğu yaptığına değmişti.Kuyutorman'da fairy'i görmüştü ve şimdi Yeşil Ormanda malikanesinde onu bekleyen tanıdık yüz onu selamlıyor ve hoşgeldin dercesine gözlerinin içine bakıyordu.Evet nasıl olduysa boyutlar arasında yolculuk edip Diogenes de Wenthorn gibi bu yalnızlık dünyasına ulaşmıştı.Ama o yalnızlıkta bir dinginlik vardı,ölmemişlerdi sevdiklerine özlemleri vardı "Ahh Elenhaira demeden bir günü geçmiyordu ama bu topraklarda birşeyler vardı,asla Mandos'un Salonları değildi.Burada geçen zamanın CursedFeanor'a gösterdiği ne kadar değerli şeylerdi dostluk,sevgili ve evin varlığı.Onun için tekrar dönmüştü buraya gerçek Yeşil Orman olmasa da.
Ve şimdi komutanlarından,dostu Diogenes onu karşılamıştı.Gözler sevgiyi,merakı ve bağlılığı taşıyordu.Bir an öyle geçti,yürüdüler ve CursedFeanor çardaktaki masaya davet edercesine eliyle işaret etti ve Sordu: "Söyle Diogenes,sen olduğunu biliyorum: gözler,evet....Söyle Diogenes sence bu konuşan aynı elf mi?Bu yalnızlık beni yok edebilmiş mi?Evet dostum hala konuşan ben miyim?O ruhum,o sevgim var mı? Hala kral mıyım?Dostça söyle,gerçeği..."
Sandalyesine yerleşen CursedFeanor dostunun ona duygularını söylemesini beklemektedir....
|
|
|
Post by WENTHORN on Jul 5, 2007 13:55:40 GMT 3
Burnunda kahveli bir sohbet kokusu, hanın arkasına geldi kıvılcımın suyunu ve yemini verdi. At burnundan güçlü bir hava çıkarıp hıhh! layıp iteledi yem torbasını canı sıkkındı anlaşılan. Cecowen sebep yokken ağlamaklı oldu. -Şimdi biz ölecekmiyiz Kıvılcım diye fısıldadı. Gözünün önüne annesi geldi alevler içinde.... Boynuna sarıldı atın... Neden sonra yularını çözüp eğerini indirdi kapıyı açık bırakıp çardağa doğru yürüdü. Sıkılırsan Ormana gidersin... Yazın kavurucu sıcağına; tuz basılmış yaraya dökülen su gibi geldi çardak gölgesi. Feanor'u sordu hancıya; -Komutan Diogenes ile birkaç gün burada kalıp gittiğini ve dönmediğini söyledi hancı. Wenthorn kendini çöldeki bir kurukafa kadar yalnız hissetti bir an. -Ölecek miyiz biz... Bu nasıl lanet ki öbür dünya yok bana, hakkım sadece yokoluş.... Kuyutorman'da ne Feanoru ne de Fairy'i bulabilmişti. Nerde bu binlerce canlı... Odasına çıkıp yine alevli ter ve kan kokulu sonu haykırarak uyanış olacak olan iğrenç bir uykuya daldı.....
|
|
|
Post by CursedFeanor on Jul 9, 2007 2:55:30 GMT 3
Cursed sessizce başını sallayan diogenes ile terk edilmiş halde orada öylece oturur. Ve ne olursa ondan sonra olur. Adeta yolunu kaybetmiş biri gibi oradan oraya koşturan bir asker,bir sınır muhafızı onların yanına gelir. "Kralım kılıç kılıç...." diogenes ve Feanor bu askerin ne dediğini anlamak istercesine ona bakarlar ve Feanor durumun karmaşıklığı ile karşılaşır. "Yeşil Orman'ı kaybettiğimizi sanıyordum,peki bu adam neden bahsediyor." "Kralım düşman yaklaşıyor..." Feanor:"Kılıç,,ahh o kılıcın gücüne akıl sır ermez,bir şekilde bağlantı kurdu bizimle,Peki sen gerçek misin ha?" askerin yaına kadar yaklaşıp elini omzuna uzatır..ve boşluk,asker sadece bir görüntüdür."Kralım ne yapalım.." Feanor biraz şaşkın,biraz düşünceli: "Tamam düşünüyorum,elinizden geldiğince düşmanı şaşırtın,bulabildiğiniz komutanlarınıza haber salın kralın emirleri diye:umutlarınızı kaybetmeyin,asla teslim olmayın ve içinizi dostluğum ile ısıtın.Keşke...neyse hepsi bu." sınır muhafızı:"bir de Shire yönünde ilerleyen bir grup ve kılıç denildi bana..." Feanor:"yüz tane okçu şaşırtma taktiği için gönderilsin.Duydun mu?!?" "Evet kralım evet kralım..." ve muhafız hızla ormanın içlerine doğru koşmaya başladı ve bir süre sonra ışıklar saçarak gözlerinin önünden kayboldu.... Not: cecowen istersen katılabilirsin,kılıç macerası sürüyor.üçümüzün fairy,sen ve benim ortak eserimiz şimdi tekrar canlandı,şimdilik kuyutormanda yazıyoruz bekleriz www.kuyutorman.com/viewtopic.php?p=13502#13502
|
|
|
Post by WENTHORN on Jul 10, 2007 14:15:37 GMT 3
...Rüyasını tekrar tekrar gözlerinin önüne getirdi. Ne yapması gerektiğini düşündü; sonra karar verdi. Hemen Kılıç kafilesine yetişmeliydi. Kafileden ayrılma sebebi SteelHearth'ın o nu zayıflıkla itham etmesiydi. "Gelmesen daha iyi olur." diyerek ayrılmasını sağlamıştı. Yeşil Orman'ın batı sınırlarındaki Farag komutasındaki Thornion birliğine ulaşmalıydı. Oradan bir birlikle Shire yolundaki kafileye belkide yetişebilirdi. 2nci günün akşamında birliğe ulaştı. Prenslerini gören askerler pek sevinmişlerdi. Farag ona Feanorun gönderdiği ulaktan bahsetti Feanor Kafileye yardım edilmesi için bir birlik gönderilmesini istiyordu.... Wenthorn avucunun içi gibi bilirdi Shire yollarını ve ormanlarını.. ertesi sabah birlik yola çıktı.....
|
|
|
Post by CursedFeanor on Sept 23, 2007 17:22:36 GMT 3
Uzun çok uzun yollar gitti okçu... Sonunda uzaklarda,Yeşil Orman'ın kopyasında haber bekleyen Feanor'a ulaştı kararlı,sadık adam. Selamladı onu,orada mahsur kalmış kralını. Zamanı kısıtlıydı,o kadar az zamanı vardı ki sözcükleri ezberinden döktü tek tek hızlı,ama duygu kırıntıları olan bir tonla......
"O Noldor kralı,Finwe'den sonraki büyük kral söyledikleriniz yapıldı. İşe yaradı, Xanth, düşmanla yapılan savaş sonucu korundu. Bilgeler, şimdi içimizdeki, benliğimizi ele geçirmeye çalışan düşmanla savaşmamızı söyledi. Bir de, güneydeki UzakLiman şehri tüm gücüyle savaşa devam ediyor. "
Feanor buğulu gözler ile Yeşil Orman'ı düşlercesine ama hızlı konuştu:
"Yaylarınızı gelecek düşmanlar için kullanacaksınız. Bilgeler her zaman düşmanı görmüştür. Ben de onların dediğini yapacağım,birgün Yeşil Orman'da olacağım."
Son sözü ile eliyle ağaçların sıklaştığı ormanı işaret ediyordu. Okçu hızla gitmesi gerektiğini biliyordu. Koştu,koştu ve ağaçların arasında kayboldu,sonra parlak bir ışık. Hepsi bu.
CursedFeanor yanında Diogenes varkan sessizliği dinliyordu şimdi. Sadece bir zamanların Yeşil Ormanı'nı hayal ediyor ve belki de bir damla gözyaşı Elenhaira için, bir diğeri ise dostlarından göremedikleri için dökülüyordu.....
|
|