|
Post by CursedFeanor on Mar 26, 2011 22:33:02 GMT 3
Mandolinden dinle senin için gözyaşı dökenleri. O gözyaşları ki seni bir yaşamdan ötekine, rüyalarında bile olsa geçiren. Bir Noldo'nun en güzel rüyalarını yaşatan gözyaşı değilse nedir. Gri mavi gözlü dostundan, belki bir görünüp yok olan torun dediğinden ve ya seni unutmayan birilerinden dökülen gözyaşı.
Festival olsun dediklerini mandolinden dinle, rüyalarında bile.
|
|
|
Post by CursedFeanor on Mar 26, 2011 23:20:46 GMT 3
Ağaçları izlerken
İki ağaç olsun, Valinor ya da Orta dünyada bir orman. Beraber hissettiklerimiz aynı, hüzün içinde kalbimizde taşıdığımız hep aynı, bir güzel söz duymak. Saygıyı, sevgiyi ellerinle tutabilmek rüyalarda bile şekilleri tanımlayamazken bile hep bu duygular için vazgeçmemek.
"Ormanın sonbahar hüznünü yüreğinde taşıyan eski bir dosta" diye başlayan bir cümle duymak için dostundan, ağaçları izlerken rüya görmeye devam etmek.... İşte uykucu sen busun.
|
|
|
Post by CursedFeanor on Mar 27, 2011 1:05:50 GMT 3
Kırmızı, turuncu, sarı Kahkahalar: Bir festivalde. Bir başka hayata başlamanın festivalinde. Mutlu, hüzünle sarıp sarmaladığı dostlarına bir diğer yüzünü gösterebildiği için mutlu. Kahkaha sesleri, yüzyılların yanında kısacık bir süre... Kahkaha sesleri renkli, ışıldıyor festivaldekiler. Hepsinin renkleri var. Sayıklıyor Noldo: "Benimki kırmızı turuncu sarı". Biliyor ki çok bencil seçmek zor; alevler nasıl seçim yapamıyorsa o da öyle. Alevle konuşuyor bu kez: "Seni tanıyorum. Renkler her düşündüğünü ortaya döküyor". Alevlerden gözünü çevirdiğinde festivale geri dönüyor; başka bin bir rengin olduğu festivale. Bir Noldo rüyasında; belki Kuyutorman'da, adlarını bilse de sadece renklerini söylediği dostlarıyla, Orta Dünya'da.
|
|
|
Post by CursedFeanor on Mar 29, 2011 23:14:36 GMT 3
Bin bir renk
"Ateşe bakan yalnız sen değilsin..." ardından gelen sesein sahibini görebilmek için etrafında döndü. Bin bir rengin içinde o kristalleri gördü. "...Belki de kendi kendine konuşuyorsun uykucu..." diye devam etti dostu. Feanor tek kelime etmeden yaklaştı. "...Belki her şey bir rüya, bir Noldo rüyası...". Şimdi karşılıklı duruyorlar elf kızı kristalleri silmek için hamle yapıp gülümsediğinde Feanor sessizliğinin içinden sıyrılıyor: "Bunlar benim için gerçek, rüyalarım ya da düşündüğüm her şey; ben ve bildiklerim, tanıdıklarımın renkleri ve şu kristal tanecikleri hep aklımda yaşayacaklar." Usulca tanecikleri sildi kızın yüzünden Feanor ve sevinç çığlıklarına karıştılar: Ne de olsa Festival zamanıydı...
Renkler solup gittiğinde festival gerilerdeydi. "Şimdi uyku zamanı. En sevdiğim". Uykunun içinde uyku. Bir Noldo'nun rüyalarının derinliği kaç kat olabilir? Binlerce yıl neler biriktirir? "Bin bir renk"
|
|
|
Post by CursedFeanor on Mar 29, 2011 23:15:33 GMT 3
Solanın ardından
Solan renklerden sonra tek tek katmanları açtıkça bin bir renk. Tek bildiği aklını kaybetmediği.
Bir elf rüyasında neler görür? Dev salonlarında Yeşil Orman'ın, dans mı etmelidir. Ya da solanın ardından gelen renkler onu Nargothrond'ta bir kutlama yemeğine mi götürür. Yoksa sevgili ile bir yıldızda mı buluşur; donmuş gölün kenarında. Solanın ardından bin bir renk gelir mi hiç?
Sadece bir Noldo rüyasında.
|
|
|
Post by CursedFeanor on Mar 30, 2011 1:02:32 GMT 3
Şimdi gözlerini aç Uykunun içinde uyku, şimdi gözlerini aç. Aç gözlerini ki bir elf olduğunu gör renklerin salonunda aynalarda. Her şey senden ibaret değil ve hiçbir şey sensiz değil; renklerin salonunda. Şimdi gözlerini aç; yattığın yere düşen kristalden kar tanelerini sensiz bırakma. Sen onlar olmasa sen değilsin, onlar seninle buluşmasalar kristalden değil... Gözlerin seni yanıltmıyor evet ayağa kalk Noldo: Burada her şey mavinin tonlarında. Bastığın zemin, sen yürüdükçe mavinin bin bir halini alıyor. Bir tek aynalar beyaz; Baktıkça daha bir üşüyorsun, ve evet dikkatlice baktığında sevdiğinin yüzünü bile görebiliyorsun.
|
|
|
Post by CursedFeanor on Apr 2, 2011 21:18:29 GMT 3
Çok uzun zamandır
Hep rüyalardasın ki öyle olması belki iyi. Beklediğin nefes yanında değilse, onun orada olmadığını biliyorsan belki de... Bir mavi salonda aynalarla avunurken çok uzun zamandır beklediğin bir nefes. Burada her şey mümkün değil miydi diyorsun? Belki de hayır, belki de çok uzun zamandır anlayamadığın bu. Rüyalar seçiyor çok uzun zamandır. Sen yoksun çok uzun zamandır...
Dostların festivali çok gerilerde çok uzun zamandır... Hepsine teşekkür etmemiş miydin? Ve kalbini kırdığın herkesle yüzleşmemiş miydin? Artık çok uzun zamandır aynı salonda dostlarından uzakta beklediğin bir... Uzatma Noldo. O sadece rüyalarda.
Çok uzun zamandır yalnızlığın elinde, dostlar bir kenara çekildiğinde. Ve aynalar bir şey göstermediğinde. En ağır zırhlar kristal olup döküldüğünde.
|
|
|
Post by CursedFeanor on Apr 2, 2011 21:44:34 GMT 3
Elden ne gelir Rüyalar senin seçiminde değilken ve tek umut ettiğin rüyalarken. Tek umut ettiğini beklerken o mavi salonda en ağır zırhlar dökülürken gözlerinden. Senin Feanor olduğunu bilmesini isterken. Laneti çözdüğünü ve sadece Feanor olduğunu bilmesini isterken... O mavi salonda Elden ne gelir rüyalar bencildir. Öylesine bencildir, bizden bile. Tek umut ettiğin rüyalarda olsa bile. Mavi salonda şimdi dimdik ayakta kristaller her yanı sarmışken aynalar bu seferliğine onun yüzünü gösterirken. Elden ne gelir hiç bitmemesini isterken. Resimler: www.ebsqart.com/Artist/Edward-K/18040/Art-Portfolio/Red-Planet/512841/ -II- Bölüm Sonu
|
|
|
Post by CursedFeanor on Apr 8, 2011 20:40:06 GMT 3
Noldo Rüyaları
III. Bölüm Nefes ve Rüzgar Rüyalarda nasıl hayat bulur nefes ve rüzgar. Birisi anlatmazsa nasıl bilirsin nasıl hissedebilirsin. Her şey aklında daha önceden olup bitmemişse nasıl yaşamış gibi duyabilirsin; rüyalarındaki nefes ve rüzgârı… “İşte tüm gerçek bu” diyerek bir başka rüya daha görmek istersin. Sevgiliyi bilmez isen nasıl sarılabilirsin rüyaya. Hep unuttuğunu hatırladığında rastlantı odur ya rüyalardasındır. Belki olması gerekeni senin için seçmiştir rüyalar. Şimdi onun nefesi olabilirsin; sonsuz bir soluk… Öyle ya, sen ve rüzgar şimdi bir Noldo rüyasında. Aklında kalan son anısıyla… Rüzgar seni sana ulaştırdığında, evet nefes olan sen vücut olan sen ile buluştuğunda hayatına devam edebilirsin rüyalarda.
|
|
|
Post by CursedFeanor on Apr 8, 2011 20:40:54 GMT 3
Sıcak bir oda Rüzgar nefesi taşıdığında vücuduna, gözlerini açtın bir başka Noldo rüyasına. Sıcak bir oda iki arkadaşla keyifli bir konuda konuşurken, ne kadar derinlere dalmış olduğunun farkına varman için olması gerekenler oldukça basitti. Olması gereken oldu. Konuşmadan seni kopartan, o sıcak odanın pencerelerinden Arda’ya bakman; yeterince derinlerdeyim dediğin o an oldu. Gördüğün basit bir şeydi belki, müzik de yardım etmemiş olamazdı tabii ki. Bahar çiçeklerinin soğuk rüzgarlarla ağaçlardan ayrılıp, arkadaşlarınla oturduğun ve müziğin olduğu sıcak odanın penceresinin önünden süzülüşü; işte derinlerdeydin. Emin ol hayat bunun gibi rüyalar olmasa hayat olmazdı Noldo. www.youtube.com/watch?v=7kY5bQEU5gQ&feature=related
|
|
|
Post by CursedFeanor on Apr 9, 2011 18:46:53 GMT 3
Donup kalıyorsun öyle ki arkadaşların hemen fark ediyor. Özür dilemek gerekli. “Özür dilerim şimdi gitmeliyim.”. Biliyorlar nasıl biri olduğunu, yapman gerekeni… Onlar da senin rüyalarında yaşayanlar çünkü.
Kendini dışarıya atıyorsun, nefes aldıkça rüzgarla daha fazla gelen nefesi içine çektikçe… Ondan geldiğini bildiğin nefesi daha fazla içine çektikçe rüyalarda bile olsa benliğinin tamamlandığını görüyorsun.
Çiçekler bir kiraz ağacından kopup geldiğinde nefesini tuttuğunda hiç bitmemesini diliyorsun. Ve rüyalar sana ne kadar cömert davranabileceğini gösterdiğinde gerçekten yaşadığını hissedebiliyorsun.
“Şimdi adımı söyleyebilirsin Feanor” diyerek geldiğinde nefes bir an olsun duraksamadan “ElenHaira, Uzak Yıldız” kelimesi tüm asaleti ile yankılanıyor rüyalarda. Belki sadece bu rüyada değil belki hayatında da.
Uçuşan çiçekler arasında yürümeye devam ediyorsun. Taa ki Arda’nın ormanlarına karışana kadar. Kaybolduğunda, rüyanın yeni başladığını anlıyorsun. Nefes alıp verdiğinin farkına varıyorsun. Rüyalarında bir Noldo, bir yaprak ya da bir nefes ol... Rüyalar hep sana yaşadığın yeri anlatıp duruyor. Seni ayırmıyor hep bir yolunu buluyor. O yol seni yaşatıyor.
|
|
|
Post by CursedFeanor on Apr 9, 2011 21:20:52 GMT 3
Orman, koyu lacivert
Kaybolduğun yer orman. Ev dediğin yer orman. Uzun yürüyüşler yaptığın, rüyalarda tanıdığın, yer orası. Noldor'un yaşadığı Orman, koyu lacivert gün ışığı nihayete ulaşmadan koyu lacivert...
Rüzgar ve nefesinden ayrı kaldığında sana arkadaşlık eden orman. Hayatından ayrıldığında ilk uğradığın renk koyu lacivert… Fısıltılar hep bu orman.
Ve en derin zindanlarda rüyalarını gördüğün hep o renkteki... Hayalinde rüyalarında karanlığın yerine koyabileceğin, sevgiliyi düşünebileceğin hep o renkteki... Hep o renkteki müzik, bir handa ozanın tekinin mandolininden çıkan. Notalardaki orman, koyu lacivert…
|
|
|
Post by CursedFeanor on Apr 10, 2011 15:23:18 GMT 3
Bu seferlik
Orman senin için sürpriz hazırladı. Bu seferlik, gün nihayete ermeden yeni baştan başladı. Renklerin hayranlığında bir gün fazla verdi sana elf. O renkler ki içinde sırlar saklayan, her biri birer mucize.
Şimdi ormanın bir açıklıkta verdiği sana çiçekler, filizler… Kucaklamak sana kalmış. “Kabul ediyorum” dediğinde ağaçların arasından tüm güveninle kollarını iki yanda arkaya doğru açıp koşuyorsun. Sonu hiç gelmiyor kırmızı, turuncu ve sarının; yani senin diğer renklerle karışma festivalinin.
Bu seferlik bir gün fazladan yaşıyorsunuz Noldor ve dostları. Tüm Arda buna şaşırsa da siz biliyorsunuz. Biliyorsunuz çünkü kadimsiniz. Ve tabii rüyalar bazen böyle şeyler söyler: “Bu seferlik”
|
|
|
Post by CursedFeanor on Apr 10, 2011 20:52:24 GMT 3
İki mücevher
Ormanın sunduğu günün keyfini sürmek, belki birini beklemek: Tam olarak yaptığı buydu Feanor’un. Aslında Ormanın bu kadar cömert olduğuna pek çok vesile ile şahit olmuştu. Savaş veya barış hep korumuştu. Ve bu sefer fazladan verdiği günle bir sürpriz yapmayı uygun görmüştü. Sürpriz beklenmedik sürprizlere sebep olacaktı bu kesindi. Yolunu şaşıran canlılar, fazladan yaşayan kelebekler ve tabii en güzeli iki elf.
Ozanın mandolininden dinlediği yıllarca yüzlerini düşlediği iki elf ardından ona doğru yaklaşıyordu. Onların isimlerini biliyordu. Rüya işte. Feanor yana doğru eğilerek dizlerine kadar ulaşan renklerden bir çiçek seçti. Rüyanın seçmesine izin verdi. Ve durdu. Böylece yaklaşan iki elf de durdu. Birisi konuşana kadar rüya bitebilirdi. Neyse ki kız konuştu: “Kimsin?”
Feanor yanıtlarken onları şaşırtmaktan kendini alamadı: “Bir Noldo, Elvenil. Ve IronFist lütfen bana güven, sesim size zarar vermeyeceğimin kanıtı değil mi? Siz benim iki mücevherim…”. İsimlerini söyleyen bu elf kimdi ki?
|
|
|
Post by CursedFeanor on Apr 11, 2011 1:31:58 GMT 3
İkisi bir açıklama beklerken rüyanın sahibi sen istediğin kadar bekletiyorsun. Hiç sesleri çıkmadan orada öylece bekliyorlar yüzünü görmek için. Sen istediğin için oradalar. Sen hikayelerini dinlediğin için seninle karşılaştılar.
Ve şimdi, mücevherlerinin yüzlerini, renklerini görebilmek için vücudunu hareket ettiriyorsun. O anı olabildiğince uzatıyorsun. Elvenil ve IronFist’in yüzlerini ezberliyorsun. Elindeki kır çiçeğine bakıp, “Bu sizin için. Sizi tanıyorum. Hikayeniz yıllarca kulaklarımda yankılandı.”. Çiçeği yayını omzuna yerleştiren Elvenil alıyor. Öylesine sevgi hissediliyor ki, her şey gülümsüyor.
IronFist “İsminizi söylemediniz henüz ve hikayeden söz ettiniz…” derken rahatlamış bir hali var. Yanıtlıyorsun Feanor; “Ben Feanor ve hikaye ozan Muile’ye ait. ” İki mücevher saygılarını gösterip selamlıyorlar. Tören bittiğinde “Benimle oturun, kadim günleri konuşalım, gördüğümüz renklerden bahsedelim.” demenle dostluklarını istediğini bir kez daha gösteriyorsun. Bunu hep yapmak istemiştin ve fırsatı veren; yeni günü sunan ormana hayranlığını belirtmek gerektiğini biliyorsun Noldo.
|
|