|
Post by CursedFeanor on Oct 31, 2011 0:54:18 GMT 3
Sonsuzluğun damlaları
Öylesine ağır akıyor, göz pınarlarından süzülüyorlar, acı acı ve daha fazlası... Ellerimle durduramadan önce kimisi yapraklardan süzülen taneler gibi yanaklarını terk ediyor toprağa yolculuğunda... Ellerim yetişene kadar, her yeri sarıyor bir fırtına... O fırtınada sana ulaşmam lazım... Öfkeni, hayal kırıklıklarını ve acı acı dökülen yaşları kavramam, onları sonsuzluğun damlalarını kristaller gibi saklamam şart... Yoksa anlamı olur mu bunca çabanın, sana değer vermeyen ne varsa toprak ya da başka bir şey ben varım demeliyim, ben varım sonsuzluğun damlaları için...
Unutulmuş zamanların unutulmuş şarkılarında... Değer verenlerin şarkılarında sonsuzluğun damlaları... Gerçekten ağladığında gerçek sonsuzlukta, ellerim yanaklarına ulaştığında... Unutulmuş zamanların unutulmuş şarkılarında... Okşadığın duyguların en acı olanlar olduğu en ağır olanlar olduğu zamanlarda... Sen sadece ait olduğum zamanların bir hikâyesi... Sen bana ait olan, benim olan zamanların gözyaşları... Sonsuzluğun damlaları... Sonsuza dek...
|
|
|
Post by CursedFeanor on Nov 8, 2011 1:47:07 GMT 3
Gazap olsun
Bu dünya yıkılmaz bilirim. Biz uyurken yıkılmamıştı. Kim bilir ne canlar yanmıştı. Ama elimde değil sonsuzluğun gözyaşları şimdi benim zamanımda akıyordu. O kadın... Sözümü söyleyemeden unuttuğum ne varsa o kadının gözyaşlarında... Ve şimdi tekrar tüm gücümle, IşığınTacı'nda aradığım gücüm ile kendime gelmiştim. Sevgiliyi geride bırakıp tanrının yakınlarına kadar yürüdüm. Bir kere dikkatini çekmiştim ve bu sefer mantıklı olmayacaktım. Mantıklı olmaktan yorulmuş halde: " Valar'ı bekleyecek zaman yok, ey Orome, biz buradayız tüm gücümüz ve sen o sefillerle baş etmemize yetecektir. Geri çekilemeyiz, gazap olsun, sonlarını getirelim artık!"
Orome son şefkat kırıntısı ile kadını diğerlerine teslim etti ve yüz ifadesi ve duruşunu birden değiştirdi, katı bir buzdan ifade ile bana cevap verecekti: "Bugün ölmek istemenizi anlıyorum. Ama Melkor uzun süredir hazırlanıyor. Size adını veriyorum işte, önümde sürünmesini görmek istemez miyim? Ama yöntem biliyorum. Siz kale nedir bilir misiniz?"
Şimdi kendi etrafında dönüp ellerini havaya kaldırıp : "Bu Ea büyük güçler gördü, gücünü kaybedenler gördü. Ve ben hata yapmayacağım. Sadece bilin şimdi peşinizden bir kişi daha sürükleyenin sorumluğu büyük olacak. Geri çekilin!"
Elwe o anda bilmediğimiz çok şey olduğunu anlamıştı ki söze girdi: "Sadece açıklamalar bekliyordu Orome, sadece bir şans var mı?"
Ben ise kederli son sözümü söyleyecektim: "Sözümü tuttum ‘çalışacağım’ demiştim." O anda kadının gözleri ile buluştu gözlerim, gülümsedi bir an ve her şey bitmişti, aramızdaki anlaşmayı tamamlamıştık. Entler geri dönmek için hareketlenmeye başlamıştı bile.
Orome son olarak kendisine tekrar bakıldığını farkında sözünü tamamladı: "Tekinizin bile şansı yok! Orayı yerle bir edecek olanları uykularından uyandıracak olan benim. Ve size sözüm atımın önüne çıkacak yürüyen ne varsa benden korksun"
Ben ise çoktan entlere, IşığınTacı ile katılmıştım bile. Sevdiğim, sonsuzluğun gözyaşlarına takıldığımı bilir gibi: "Sen onlar için her şeyi yaptın." Kederle sordum:"Ne yaptım sevdiğim?" Açıkladı: "Bir Vala'nın hiddetini üstüne çektin ki diğerine; O Melkor'a karşı, daha bir acımasız olabileceğini gözyaşı dökenlere gösterdin."
Ve Orome yanımızda iken tekrar yollardaydık. Ormana doğru tekrar, tüm gruplara haberciler gönderilmişti, tehlike haberleri... Sadece bir arada kalırsak başarabilirdik. Bir aradaydık Thandbor en geride, Talerian ve beraberindekilere dönüş yolunu gösterirken bir aradaydık. Uyandığımız mükemmel bir hüzündü ve Orome'nin her sözü ile bilgeleşiyorduk. Şimdi bir araya toplanıp düşmanımızı bilecektik. Bir ozan bize bakıp "Onlar hep beraberler" diyecekti: Talerian, Thandbor'un elini sıkarken, Elwe bana bakıp selam verirken... MeşeKabuğu'nun eşi MeşeYaprağı IşığınTacı'na gülümserken... Olwe, SöğütDalı'na teşekkür ederken... Ve O kadın; hepimizin sevdiği, değerlilerin değerlisi iken...
|
|
|
Post by CursedFeanor on Nov 8, 2011 2:15:59 GMT 3
Yıldızlar bizimle yürürken
Uzun zaman sonra kendime geldiğimde, sonsuzluğun damlalarının etkisinden bir an sıyrılabildiğimde artık biliyordum. Gerekli olan her şeyi her desteği Valar'a verecekti Quendi. Melkor mağlup edilecek, Utumno yıkılacaktı. Ancak mücadele hiç bitmeyecekti. Onlar Orome'nin Eldar'ı, İluvatar'ın İlk Çocukları; aydınlık güçler için hem yıldızların altında hem en karanlık zindanlarda çarpışacaktı. Pek çok hikaye benimkine karışacak, yıldızlar bizimle yürürken aşk ve korku duygularını benim hissettiğim gibi hissedecektiniz. Bu hikayenin devamı olabilir, yıldızlarla yürürken sürebilir, ama başka bir zamanda artık bir ara sonu hak ediyor. Bizler bilgeler olma yolunda savaşçılar ve sonsuz gözyaşı dökenler iken yıldızlarla yürürken...
Size kim olduğumu son satırlarda yazacağımı söylemiştim: "Cirdan gibi son terk edenlerden Orta Dünya'yı, bir elf sadece Yıldızlarla Yürüyen."
|
|
|
Post by CursedFeanor on Oct 7, 2014 6:49:13 GMT 3
Yarım kalmış Savaşım
Uyandığımızda, sonsuza kadar yaşayacağımızı düşünmüş olabilir miydik? Elentari, ilk defa bizi, sesinin o yıldız tozu ile uzun bekleyişinden uyandırdığı zaman aklımdan geçiyordu. Bu kesindi, ismimizi biliyor olmalıydık.
İşte IşığınTacı ile ilk karşılaştığımda, adımı söylemem onun için bir şeyler ifade ediyor olmalıydı. Onu gizledim, öykü boyunca söylemeyecektim. Siz benimle bir öykü dinlerken, ismim IşığınTacı’nın dilinden dökülecekti. Şimdi fırtınalar koparken öykülerde, içimden geçeni anlatmama yeter mi bilemiyorum.
Elf topraklarındayım, kaybettiklerimizi düşünüyorum şimdi. Onları kurtaramadığım için Ilúvatar’ı affedemiyorum. Elantari’ye sığınıp kederimi unutmaya çalışıyorum. Yoksun IşığınTacı uzun geceler boyunca yoksun. Sen sen değilsin ki ben de ben değilim.
İçimden geçen bu… Şimdi Utumno önlerinde Valar’ın savaşını izlerken, bizden olanların acılarına son verildiğini gördüğümde, tekrar uyanıyorum. Tekrar elf olduğumu hissedebiliyorum.
Ve işte sonunda geliyorsun IşığınTacı. Kelimelerle anlatılamayacak gökyüzünde yine sen, beni Valacirca’ya ulaştırıyorsun. Hepsi gerilerde kaldı derken elimden tutup ayağa kaldırıyorsun. Kendimi sende buluyorum, sarılıyorum, sarılıyorsun.
“Bir daha öleceğim zamanı, hiçbir Vala’nın söylemesine izin vermeyeceğim, IşığınTacı”
Hala sarılırken, gökyüzünde yıldızlar sözüme karşılık verir gibi konuşuyorsun:
“Tek bir Eldar için hepimiz olacak, hiçbir Vala bir daha kararımıza karışamayacak.”
Şimdi kollarımın arasında tüm Eldar’ın kalbini tutuyorum.
“Sanırım bu benim lanetim değil, şimdi anlıyorum o gün ölmeliydik, Ilúvatar cevap ver, Orome neden bizi önledi?”
Şimdi en önemlisini söylerken başını kaldırıp gözlerime bakıyorsun: “Bu oyun hiç başlamamalıydı. Melkor dedikleri her ne ise, hiç var olmamalıydı.”
Ve o anda anlıyorum, IşığınTacı’nın doğruyu söylediğini: “Sarıl ve tüm dünyayı dışımızda bırakalım.” -Son-
|
|