Post by muilethebard on Nov 4, 2014 16:40:59 GMT 3
Gölge Dağlar ile Mordor Sınırı’nda bir tanıdık... BlueShine Eowien... com.tr'den bir frp, anı... Buyurun:
BlueShine Eowien:
[Bulunduğu mağaradan çıkalı günler belki de haftalar geçmiş
olmalıydı..Mordor iyice karanlığa gömülmüştü... sınıra yaklaşmıştı artık..kaç ork ve troll devriyesiyle karşılaştığının sayısını bile unutmuştu..Gölge dağlarına az kalmıştı..
éha gayret Blue "dedi kendi kendine.."ha gayret! az kaldı" biraz sonra göreceği şeyi tahmin bile edemezdi...
BlueShine Eowien:
"şu kayayı da geçtim mi? Gölge dağlarının sınırlarına girmiş
olacağım hele şükür... şu görev bitsin... 3 gün banyodan çıkmam " elini bir üstteki çıkıntıya atarak kendisini yukarı çekti.. karşısında 5 mızrak vardı..yere saplanmış 5 mızrak ve herbir mızrağıın ucunda bir kesik baş... ortadaki mızrağa bakan Elf kızı donakalmıştı..ağzı açıldı.. ancak ses çıkmadı..öylece bakıyordu...
geniş bir alın, aralarında kırlar olan sarı saçlar..
azının kenarından minik bir kan sızıntısı vardı..esen rüzgar uzun saçların rüzgarda dalgalanmasına neden oluyor, hala açık olan gözleri Elf kızıyla bakışıyordu.. BlueShine'ın kanı damarlarında donmuş gibiydi..gözlerini ayıramıyor, yerinden kımıldayamıyordu..
neden sonra yerinden kopabildi..
önce bir adım attı..sonra diğer adımını.mızrağın yanına gelerek yavaşça elini kaldırdı.. ve mızrağın ucundaki başın gözlerini kapattı..başın soğumuş dudaklarına ilk ve son defa bir öpücük kondurdu.. birkez daha sevdiği erkeği kaybetmişti (bkn. blueshine'ın hikayesi) gözlerinden yaşlar süzülürken yerde bir çukur açmaya başladı..set toprak ve kayalar ellerini çiziyordu...gözyaşları ve ellerinden akan kanlar gittikçe büyüyen çukurun toprağına karışıyordu..
mızrağın ucundaki başı alarak çukurun içine yerleştirdi..
ve toprakla örttü..bulduğu düz bir kayanın üzerine ismini kazıdı..
"Rohanlı Savaşçı Nimpberth huzur içinde uyu"
kayayı yerine bırakırken yaşlardan artık hiçbirşey göremez olmuştu.. sanki içi boşalmış, korkunç bir boşluk ve yalnızlık denizinde yüzüyordu...sessizce ağladı..ağladı...
neden sonra başını kaldırdı... sanki savaşın tüm ağırlığı
birden omuzlarına binmişti..kayaların tepesinde sert esen rüzgar altında ayağa kalktı.. görmeyen boş gözlerle bakıyordu..toplam 20 ayaklık bir alandı...
ağır adımlarla kayalığın ucuna doğru yürüdü..
biraz da rüzgarın etkisiyle açılan saçları savruluyor, etekleri ve pelerini çılgınca havada dansediyordu... "umut olmadıktan sonra yaşamanın ne anlamı kaldı ki" diye düşündü.. göğsünde yine aynı sızı vardı.. bir ölüm daha..peki ne kadar ? nereye kadar? aşağıda uzanan uçuruma baktı.. sivri kayalarla doluydu... ileride ise Gölge dağların silüeti.... kollarını havaya kaldırdı.. uçurumun kenarında uçmaya hazırlanan bir kartal misali dimdik duruyordu...
bi an duraksadı...sadece bir an....
ve kendini boşluğa bıraktı.....]
CursedFeanor:
Cursed son günlerde Gölge dağlardaydı ancak uzun bir takipteydi
Mordor sınırını çoktan geçmişti,ta buralara kadar Ungoliant'ın çocuklarından birinin peşinden gelmişti. Artık geri dönmeliyim,burada o kadar çok mağara var ki diye düşünüyordu. Ortalık ne kadar da karanlıktı. Sonra birden sınırları oluşturan kayalıklarda az ötesinde mavi bir parıltı gördü. Bu parıltı ona tanıdık geliyordu. Elf beyi orada neler olduğunu öğrenmeye karar verdi. Ancak mavi ışık giderek zayıflıyordu. Tüm hızıyla koşuyor,tırmanıyordu elf .Sonra dev bir kayanın ardında BlueShine Eowien’i gördü. Bir an sadece bir an. O kadar yakındı ki ona Ve laydi kendini boşluğa bıraktı. Son bir umutla ardından atıldı Cursed, elindeki büyülü kancayı kullanarak O’na ulaşmaya çalıştı.
BlueShine Eowien:
Blue boşlukta süzüldü... Ancak aniden bir şeye takılmış gibi havada
takılmış gibi havada asılı kaldı..ne olduğunu anlayamadan önce yukarı sonra aşağı doğru bir hareketle durdu... gözlerini açtı..inanamıyordu.. havada asılıydı..peki, neden? pelerinini başlığına takılı bir kancanın buna neden olduğunu gördü..kancayı tutan ipler Elf ibrişiminden yapılmıştı.. bu ipler bir Troll'ü bile taşıyabilirdi.. iyi de ..bu kancayı atan kimdi? başını yukarı kaldırdı..ancak kimse görünmüyordu.....
CursedFeanor:
Umut,mücadele...
Birisi O'na ulaşmıştı.Umut devam ediyordu.Yukarıda ise tam bir mücadele vardı.Kanca hedefi bulduğunda yukardaki güç,aşığıya düşmenin etkisi ile mücadele etmeliydi. Ve öyle oldu.Yamacın görünmeyen tepesinden, karanlığın içinden ateşin kor ışığı yükseliyordu.Düşüş önlenmişti. Yükseliş başlamıştı. Işığın rengi giderek kızıllaşıyor,adeta güç mücadelesinde üstünlük sağlamaya çalışıyordu.Evet bunun için her şeyini ortaya koyuyordu...
BlueShine Eowien:
...
CursedFeanor:
Yükseliş...
Aynı anda kancadaki müchevher de ısınıyor ve kulak tırmalıyıcı sesler çıkarmaya başlıyordu. Sonunda en tepedeki sivri kayaların ucuna kadar gelinmişti. Ve mücadele eden göründü. Mavi ışık ve kızıl renk artık yanyanaydı.Kancadaki sesler sustu ve elf mavi ışığı güvende görünce mücadeleyi bıraktı. Olduğu yere yığıldı...
BlueShine Eowien:
ağır ağır yukarıya çekilmişti Elf kızı..
bir rüyadan uyanır gibiydi... olanları hatırlamaya başlamıştı..ve içindeki büyük acıyı... en son kendini boşluğa bıraktığını hatırlıyordu..peki onu yukarı çeken kimdi...
kayanın ucuna geldiğinde sıkıca tutundu ve kendini yukarı çekti..şaşırmıştı..Eski dost Cursed yerde nefes nefeseydi.. derin bir utanç dalgası sardı... ne yapacağını bilemez halde Cursed'e bakakalmıştı...
CursedFeanor:
Cursed, laydi'ye baktı gülümsedi
BlueShine'ı yukarı çekerken herşeyi hissetmişti.Acısını paylaşmıştı.O kancanın büyüsü aralarında bağ olmuştu.Artık güvendesin laydim dedi ve kalkarak elini o'na uzattı.
BlueShine Eowien:
Elf kızı kendisine uzatılan eli tuttu ...
biliyordu ki nefesi attığı sürece genç Elf beyi dostu olarak kalacaktı.. kendi acısında dostlarının ona olan sevgisini göremeyecek derecede kör oluşuna kızdı.. ve Cursed'e hafif bir tebessümle baktıktan sonra...
"Merhaba Cursed..yeni bir yaşamdan merhaba" dedi...
CursedFeanor:
Elf beyinin yüzündeki gülümseme büyüdü
elini tuttuğu laydinin gözlerine baktı.Dostunun ruhuna işleyecek sözleri söyledi"Tekrar dostlar arasındasınız artık ve tekrar Orta dünya'dasınız.Mandosun salonları size uzak,dostlarınız ise yakın olacak laydim" ve sonra kayalardan birine yaslanarak Gölge Dağlara uzun uzun baktı.
BlueShine Eowien:
Blue Cursed'e baktı.. haklıydı..henüz Orta dünya'da
yapılacak işleri vardı..Dostlarla omuz omuza.. Cursed'in yaslandığı kayaya yaslandı.. başını hafifçe eğerek Cursed'in omuzuna dayadı ve Gölge dağlara baktı..Dostu Ranini oralarda biryerlerde mahsurdu.ve askeri Orchant'da onu arıyordu... yolu henüz bitmemişti..
"Cursed? nereye gidiyordun? " ...
CursedFeanor:
Cursed usulca konuştu
" Aslında bilmiyorum,geçen onca savaştan sonra artık bilmiyorum" Rüzgar şiddetleniyordu.
BlueShine Eowien:
"o zaman benimle gel "
madem buradayım, madem buradasın..." "rüzgar şiddetleniyor.Burada daha fazla kalamayız.. Gölge dağlarına giden bir yol var.. şu kayaların arkasında..gizli bir yoldur.. kimseler bilmez.. " dedi Elf kızı.. dostuna elini uzattı.. "gidelim mi?"
CursedFeanor:
elf beyi tekrar gülümsedi
Blue Shine'ın elini tuttu ve yaslandığı kayadan doğruldu. "Peki geldiğim yol zaten çok uzun bir yoldu.Geçitleri severim laydim,özellikle gizli olanları" dedi ve güldü
BlueShine Eowien:
Blue Cursed'e gülümsedi..
birkaç adımda göstermiş olduğu kayanın yanına gelmişlerdi..Elf kızı geri dönerek mızraklara ve yerdeki üzerinde taş olan tümseğe üzgün gözlerle baktıktan sonra tekrar kayaya döndü.. eliyle kenarındaki çıkıntıya bastığında kaya ağır ağır yana doğru kaymaya başladı.. Cursed'in elini hafifçe sıktı ve mağaradan içeri girdi..Cursed'de beraberinde.. arkalarından kayanın kapanma sesini duydular..şimdi her yer karanlıktı ...
CursedFeanor:
“Karanlığı bir Carnimiere kırmızı ışığı ile aydınlattı.mücevherin bir eşi SilverAxe’ta idi.Konuştular.Sonra yer sarsıldı, büyük bir deprem olmuştu.Sonra karanlık.”